Abdullah Yekta
Adım Adım Resmi Din Anlayışı
Diyanet İşleri Başkanlığı geçtiğimiz günlerde “Kur'an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönergesi”ni yayımladı.
Yönergeye göre Diyanet İşleri Başkanlığı dışında hiçbir vakıf ve dernek Kur’an kursu açma salahiyetine sahip bulunmamaktadır.
Türkiye’de Diyanet’in dışında vakıf ve cemaatlere ait binlerce Kur’an kursu bulunmaktadır. Şu an Türkiye’de en çok Süleymancılar, İsmailağa ve Menzil Cemaatlerine bağlı Kur’an kursları bulunmaktadır.
Yayınlanan bu yönetmeliğe göre şu an Diyanet işlerine bağlı olmayan Kur’an kurslarının hepsi faaliyetlerine devam edebilmeleri için Diyanet İşleri Başkanlığından izin almak zorunda kalacaklardır.
Yapılan yorumlarda yönetmeliğin Süleymancılara yönelik bir tedbir olduğu söylenmekte, çünkü en çok Kur’an kursu onlarda bulunmaktadır.
Bu karar, yukarıda saydığımız cemaatlerin dışında, özellikle Doğu illerinde medreselerde verilen Kur’an eğitimini baltalayacaktır. Bu bölgede sivil toplum kurumu niteliğinde olan dernek ve vakıfların verecekleri Kur’an eğitimine zarar vereceği düşünülmektedir. Çünkü yukarıda saydığımız cemaat ve derneklere ait Kur’an kursları herhangi bir sıkıntı çekmeden Diyanet’ten gerekli belgeleri alabileceklerdir. Bu belgeleri almakta sıkıntı çekecek olanlar, çok zor şartlar altında Kur’an eğitimini sürdüren, bina ve eklenti eksikliği olan dernek ve vakıflara ait Kur’an kurslarıdır.
Bu karar, Süleymancılar, İsmailağa ve Menzil Cemaatlerine yönelik alınan bir tedbir olarak yorumlanmaktadır.
Devlet, FETÖ örgütü gibi tehlike arz edebilecek yapılara önlem almak için bunları yapabilir, bu konuda söylenecek söz yok fakat alınan bu kararın doğuracağı sonuç vahim olacaktır. Bu uygulama her şeyden önce Kur’an eğitimini sadece Diyanet’e hasrederek ileride bu eğitimi yapmak isteyen dernek ve vakıfların önünü kesmektir. Şu an çıkarılan yönetmeliğin uygulanması hem zor gözüküyor hem de cemaat ve tarikatlar arasında ayrımcılığa sebebiyet verecek bir uygulama olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı bağımsız bir kuruluş olsaydı bu çıkarılan yönetmeliğe eyvallah diyecektik fakat Diyanet İşleri Başkanlığı siyasi hükümetin bir bakanına (veya Cumhurbaşkanına) bağlı olan bir kurumdur. Siyasi hükümet ne buyurursa Diyanet onu yapmak zorunda kalacaktır.
28 Şubat döneminde gördük Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an’da var olan herhangi bir hükmü dahi söylemeye cesaret edemiyordu. O dönemde alınan karalardan biri de 13-14 yaşlarına gelene kadar çocuklara Kur’an eğitiminin verilmesi yasaktı. Siyasi yelpazeye göre rengi değişen Diyanet işleri Başkanlığı’nın tekelinde olan bir Kur’an eğitimi Müslüman kesimi hiçbir zaman tatmin etmez ve etmeyecektir. Şu an mevcut hükümet ilelebet hüküm sürmeyecektir. Başa gelen hükümetler bu yönetmeliği istedikleri gibi, keyfi bir şekilde uygulayabileceklerdir.
Bütün bu karar ve yönetmelikler resmi din anlayışını yerleştirmeye yöneliktir, İslam’ın özgün ve özgür Kur’an eğitimine aykırıdır. Diyanetin bu konuda yapılan tartışmalarla ilgili yaptığı açıklama maalesef tatmin edici değildir. İyimserlik pompalayan açıklamalarla bu iş düzelmez, bu yönetmeliğin gözden geçirilmesi gerekir. Başıboş, rastgele, ilgisiz kişiler tarafından yapılacak bir Kur’an eğitimine elbette katılmıyoruz.
Diyanetin kontrolüne evet ama tekelciliğine hayır diyoruz.
Selam ve dua ile.