Yasir Polat
Bir şehri tüm şehirlerden üstün kılan nedir?
“Bir şehri tüm şehirlerden üstün kılan nedir?” Sorusunun muhatabı olduğunuzu varsayın.
Genel anlamda verilecek olan cevapların algıda seçicilik doğrultusunda değişkenlik gösterecek olsa da, ortak bir paydanın oluşacağı muhtemeldir.
Bu ortak paydanın şıklarını ele alacak olursak, şu şekilde özetleneceğinden eminim;
- Eğer ekonomik durumunuz iyiyse önceliğiniz; estetik bir mimari ile şekillenmiş harikulade sokaklar olacaktır. (ki bu minvalde ahalimiz var.)
- Yok, ekonomik anlamda iyi değil iseniz ekonomi alanına can veren, getirisi olan istihdam sahalarının oluşturulması olacaktır. (ki bu minvalde de ahalimiz var.)
- Huzurun ve refahın ikamesi,
- Tarımsal gelişim ve tarımsal estetiklik.
- Trafik kültürünün uygulanıp, yaşatılması olacaktır.
- Bir de, siyasetin iş kapısı olmaması… (Bu özelde verdiğim bir cevaptır. Bu konuda hem fikir olmayabiliriz.)
İnanın eklenecek onca madde var ki, eklemekten öksünmekteyim.
Ve ne yazık ki varsaydığımız bu sorunun muhatapları benim, sizsiniz!
Bu güzel kentin yıllar yılı bir adım öteye gidemiyor oluşu, bu oluş karşısında faaliyet gösteren sağlam bir duruşun olmaması, anormal olmadığı gibi gelişim ve büyüme adlı kavramlara karşı ne kadar bilinçsiz durulduğunun göstergesidir.
Her anlamda( tarımsal, turistik, ekonomik ve kültürel) harikulade bir coğrafyaya sahip iken bu kadar yoksunluğun bir anlamı olmalı. Bir nedeni, bu nedenin elle tutulur somut sebepleri olmalı.
Çarpık bir yapılanmanın koynunda, modern çağda, ışınlanmanın dahi icadının arafesinde ne kadar geride olduğumuzun simgesi haline gelen altyapı problemi ile cebelleşmek,
Üç tarafı koca bir gölet ile çevrili iken çöle düşmüş bir avare gibi serap peşinde koşmak…
Romanın eteklerinde kurulu olan kentimiz, Roma’dan, getirisi olan Turistinden, kültürel ve ekonomik katkılarından yoksun kalması,
Refah ve parasal kazanç anlamında zenginin daha zenginleştiği, orta halli ve fakirin daha da gerilediği biz zamanın süzgecinden geçerken dahi birilerinin umurunda olmamayı anlarım, ama ya sorumlu olanların ahvali, tavrı! Nedir bu manasız durgunluğa anlam katan?
Komşu iller coşarken, bizi uçmaktan men eden nedir, kimdir?
Onların olanaklarına yol olan, yol veren var iken, bizim müsebbiplerimiz kimlerdir?
Gelişmeyen, üretmeyen ve hatta türetmeyen bir topluluk her anlamda körelmeye, yozlaşmaya ve yobazlaşmaya mahkûmdur. Bunun ceremesi bizlerin, faturası ne yazık ki yine bizlerin!
Küçük insanların küçük hayalleri, parası az olanın az’ı olur.
Hayalleri az ve küçük… Eğitimi eksik… Hobisiz… Seyahat ve sinema kültüründen yoksun, spor ve faaliyetlerin geri kalır.
Bu da günlük hayatın durağan ve faydasızlığından tutunda, yöneticilerine iletecekleri taleplere kadar etkilenir, sınırlanır, kısıtlanır. Dar bir kafadan ihtişamlı projeler beklemek doğru olmaz sanırım.
İnsanı büyük kılan kültür ve eğitim seviyesidir.
Parayı çok kılan, ileri ve akil olan toplumsal bir akıldır…