KÜRESELLEŞEREK YOK OLMAK

Yaşadığımız yüzyılda en çok kullanılan kültürel kavramlardan biri de evrensel kültürdür. Buna bazen küresel kültür denmektedir.

Globalleşme halkların yönetimi ve yönetim politikaları, ideolojisi ve kültürleri üzerinde uluslararası sermayenin ekonomik politikası, kültürü ve ideolojisinin egemenliğini kurması ve geliştirmesini anlatır. Küreselleşme yeni-sömürgeciliğe geçişi büyük ölçüde tamamlamayan emperyalizmin kendi için koyduğu yeni adıdır. Küreselleşmede esnek üretim, yerellik, bürokrasinin ufaltılması, yapısal dönüşümler, özelleştirme, deregülasyon, gümrüklerin işlevsizleşmesi, uluslararası şirketlere garantiler, teşvikler ve teşviki kolaylaştıran yasal düzenlemeler gibi küresel sermayenin ve ortaklarının işlerini kolaylaştıran, karlarını artıran ve ona güvenli pazar ortamı yaratan kurumsallaşma ve ilişkinin doğasını biçimlendirme vardır. Bilinç yönetimiyle ilgili meşrulaştırıcı gerekçe ise bu şirketlerin gittikleri yerlerde istihdam alanı açtığı, istihdamı artırdığı, standartları büyüttüğü, demokratikleşmeyi sağladığı gibi savlardır. Dolayısıyla, ekonomik küreselleşmenin başarısı fiiliyattan öte bilinçsel, bilişsel, davranışsal ve kültürel küreselleşmenin yaygınlık kazanmasına bağlıdır. Bu ikinci türle küreselleşme desteklenerek tamamlanır.

Emperyalizm küreselleşme olarak pazarlanmaya başlandığından beri küresel pazarın kültürü, yani kültürel emperyalizm de evrensel kültür olarak dönüşüme uğratıldı. Bu kültür çıktığı yerin çok ötesinde işler. Kaynağıyla hiç bir gerçek bağ tutmaz; bağlamsızdır, başka yerlerden gelen ayrı elemanlara sahiptir. Ortak bir geçmişle sahip değildir; ulusal kültürden farklı olarak “unutkandır” veya çok kısa bir hafızaya sahiptir. Aslında küresel kültür teknolojiyle üretilmiş, bilinç yönetimi yapıları içinde organize bir kültürdür. Görünüşte bir yere, dine, inanca, dünya görüşüne bağlı değildir, kopmuştur ve yansızdır. Varlığı önce teknolojik kitle üretimine ve uluslararası dağıtıma bağlıdır; sonra da tüketen kitleye. Sürekliliği uluslararası pazar yapısı ve iletişim sistemlerine bağlı oluşudur.

Bireyin toplumsal yaşamında hiç bir şey her bireyi kapsayan gerçekliğe sahip olamaz. Doğum, ölüm, üretim, yemek, içmek, barınmak ve iletişim gibi küresel gerçekler mevcuttur, fakat evrensel gerçekler insanın somut yaşam koşullarında evrenselliğini yitirir. Her yerde insanlar yemek yer, fakat bu yemeği yeme biçimleri, üretim biçimleri, hazırlama biçimler ve yükledikleri anlam her yerde farklıdır.Dolayısıyla kültürler başlı başına bir farklılıktır.

Küresel köyün insanları, özellikle Batı dışındaki toplumlar, 1980'den beri elektronik medyanın haber, hayal ve imaj dünyasının içine kitleler halinde atılmışlardır, fakat küreselcilerin iddiasının aksine, globalleşme ve dönüşüm siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel farklılıklar ötesine geçerek insanları egemen bir dünya cemiyetinin üyesi yapmamıştır. Üyelik ile kölelik ve sömürü karıştırılmamalıdır. Zincire vurulanın zincirine üyeliği, zincirine vurgunluğunu (sahte bilinci) anlatır ve bu üyelik zincire vurulmanın (örneğin ücret köleliğinin) ortadan kalktığını (veya emperyalizmin olmadığını) anlatmaz Özlüce, evrensellik ve küresellik baskınlığı, boyun sunmayı, boyun sundurmayı ve mücadeleyi içinde taşıyan bir öznelliği anlatır.

“İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.” Jean-Jacques Rousseau

Önceki ve Sonraki Yazılar