Kaydı mı Şirazen!

Umutsuzluk, ne çok girmiş köhne koy’larımıza.

Sabahtan korkar, geceye sığınanlardan olduk.
“Gecenin şerrinden sana sığınırız.” Diyen bir milletin,
Ay’a, aydan olan yıldıza, sonra zifiriye ram dururcasına,
Kıyım kıyım kıyılan tütün misali, dumanında kaybolmayı istercesine…

Aslımızı, aslımızdan türeyen ilkelerimizi, inanç ve inançlı olma uğruna en güzel şiire,
En güzel kelama, kelamın sahibine…  Ya! Vefa’yı? Yaşama gayesini? Sonra yaşamdan sonrasını!

Doludizgin bir karmaşa, yolundan şaşmış koca bir zihin
Yüreklerde durmak bilmeyen bir sızı, işte o sızı her şeyin başladığı yerin işaretçisi.

Biz çok bitmedik, sadece durmadan apansız, pervazız belki de gaflete ve gafletin getirisi olan dünyaya daldık.
Nefislerimizin arzu ve isteklerine, bu âlemin şatafatına, kazanma hırsına, kaybetme korkusuna ve daha nicesine yine birçok nice ile kapılıp durduk.
(Yanlışa mahal yok, Kazanmamalı, zengin olmamalı, Yüce olanın helal nezdinde sunduğu nimetlerden faydalanmamalı deyişi ya da anlayışı çıkmasın. Hepsi olmalı, ama olurken asıl olan unutulmamalı.)

Durdukça tozlandı ilkeler, kiminde elini vursan dağılacak cinsten, kiminde çamur bağlamıştı.
Ama adı üstündeydi, tozdu.

Tüm bunlara rağmen, bitmedik!

Hani diyor ya “ Kemale eren” bir dinin erbaplarıyız.
Alırsın, tanır ve tabii olursun.
Alırsın, tanır ve tabii olmuş gibi gösterirsin.
Alırsın, tanımaz ve tabii olmazsın.

Hangisi olursan ol, tüm incelik, duyarlılık, insanlık ve adalet ilkelerini emreden bir dini, hem de en adil şekliyle yol gösteren bir inancı sen, ben zedeleyemeyiz.
Biz İmanımız seviyesinde yaşayabilirsek, o şerefe nail oluruz.

Herhangi birinin İslam adı altında yaptığı kötü, çirkin veya vahşi davranış “Al sana İslamcı, Müslüman değil mi” deme hakkını kimseye vermez. Verildiği zannedip bu cümlelere sarılanlar ise İslam hakkında bir şey bildiğini iddia edemez.

İslam dinini yok etme isteği hiçbir zaman tükenmediği gibi, yok edemedikleri dini kötüleme ya da tabii olanları dinden soyutlayıp, yaşam tarzlarından ilgi odaklarına kadar her şeyi değiştirip, kendileri şekillendirdiler, şekillendiriyorlar.
Aile içi yaşam şeklinden, kadınların Özgür(!) olmaları gerektiği konusundan tutunda Adalet, liyakat, siyaset ve daha birçok alanda kayan bir şirazenin olduğu az buçuk okuyan herkesin malumu iken; değişimden, olduğu konumdan ya da elinin altında ki maddi lüksten olma dürtüsü yüzünden, hakikat namına söylenmeyenler ilginç bir sızıya sebep olur.

İşte o sızı anı, defalarca gelen bir ilham gibidir…

Ya bir gün o sızı gelmezse!

(Şiraze: ciltçilikte, kitap yapraklarını diplerinin ucundan birbirine bağlayan ve onları düzgün tutmaya yarayan ince bez şerit.)

Önceki ve Sonraki Yazılar