Yasir Polat
İnsanın İnsana reva gördüğü zulüm müdür?
Ne kadar ilginç!
Oysaki her şey daha bir özgür ve özgürlükçü devam ediyordu. Haklar, haklara tabii hukuklar daha bir azim ile savunuluyor, haykırılıyordu. Hem de herkesçe.
Zifiri gecelerin ışıltılı partileri, dolup taşan sokaklar, gece ve gündüzden habersiz, sadece bugüne bu ana dem vuran İnsanlar!
Herkesin herkesten uzak mı ırak nefes aldığı, kimin nerede ne halde olduğu umrun dışında sürdüğü, incelik yoksunu, içtenlik düşmanı bir dünyanın oluşuyor oluşu, imar edilen kötülüğün temel taşları…
Bir virüs ne kadar mutasyon erbabı olsa da, hatta her ne kadar doğal olmadan ortaya çıkmış olduğunu düşünsek de gün geçtikçe, biz onun getirisi olan şartlara alışıyorken onun bize dayattığı, anlamımızı ısrar ile istediği birçok şey ilginç bir şekilde malumumuzu tetiklese de, nelerin sebebi olduğumuzu oturup tefekkür etmeliyiz.
Dünyanın bir denge üzerine kurulu olduğunu ve yüzyıllar boyunca bu dengeye zarar getirecek herhangi bir eylemin sonuçları daima felaketler ile sonuçlanmıştır.
Bizim doğa ile olan ilişkimiz, bitkiler, hayvanlar ve cansız olduğunu düşündüğümüz onca yaratılmışa karşı sergilemiş olduğumuz tavırla ve daha birçok şey…
Bugün uzun araştırmaların sonucu olan “kuraklık” endişesi gibi,
Ya da şuan içinde bulunduğumuz “Covid-19” gibi daha nice felaketlerin oluşmasına gebe olmuş olabiliriz.
Dostlarımız, arkadaşlarımız, aile ve akrabalarımız ile olan sosyal ilişkilerimiz de ki durumun hakkaniyeti ile ve hatta ticaretinden tutunda günlük hayatın akışında ki ahlaki duruşun veyahut adil olup olmayışın tezahürü olmuş olamaz mı, yaşıyor olduğumuz ahval!
Değerli okurlar;
Zamanın ne kadar kötüye doğru ilerliyor oluşunu bizatihi tezahür edişini istemeseniz de seyrediyor, şahit oluyor ve oldukça büyük bir kesimimiz şahsen yaşıyor. Bazen mal kaybı ile olsa da çoğunluğu can ve ahlak kaybı ile sonuçlanıyor.
Bizlerin artık birbirimize samimi, adil ve dürüst olması elzem bir ihtiyaç hali almış durumda.
Hakkaniyet ve dürtüsü olan her şeye oldukça ısrar ile bağlanıp, ilahi adaleti yeryüzünde tahsis etmenin bizleri ne derece bir ferahlığa kavuşturacağı sizlerinde malumu değil mi artık!
Çocukları çok kötü günler bekliyor. Ahlak yoksunu bir dünya imar ediliyor. Kapitalizm odaklı, tek-tip insan yetiştiriliyor.
Duygu ve duygu türevi olan her his ve hareket yok’a mecbur bırakılıyor.
Zamanın akışı içerisin de radikalliğini kaybeden hisler, samimiyetin dürtüleri sürecin tozları arasında zerre misali havaya karışıyor.
Yani “insan” insan olmaktan çıkıp, tamamen gayri insani bir yaşama ram oluyor.
Daha da kötüsü alışıyor insan acıya, kötüye ve kötülüğe…