Abdullah Yekta
Direniş İktisadi Boykot İle Başlar
Direnişin tarihi iktisadi ambargoyla başlar.
Müslüman fakihler, Haçlıların işgali sonrasında Haçlılara ait oluşturulan ticari merkezlerden alışveriş yapmanın caiz olmadığına fetva vermişlerdi. Haçlıların ekonomik açıdan güçlenmemeleri için verilen bu fetva yabancı düşmanla mücadelenin tarihinin başlangıcı sayılır. Alışveriş merkezlerinde satılan cübnü’r-rûmîyi (Rum peynirini) almanın ekonomik anlamda Haçlıları güçlendireceğinden haram olduğunu söyleyen Malikî mezhebinin imamlarından et-Tartûşî, (ö. 520/1126) iktisadi açıdan İslam düşmanlarıyla nasıl mücadele edileceğinin bir örneğini de vermiştir. İslam beldesini işgal eden düşmanın ekonomik açıdan güçlenmemesi için verilen bu ve benzeri fetvalar bugün de bizim için bir emsaldir.
Haçlı orduları İslam topraklarına saldırı planlarını oluştururken öncelikle ekonomik ambargoyu nasıl uygulayacaklarının planını da yapıyorlardı. Savaş tarihinde en çok göze çarpan şeylerden biri de fethedilmesi istenen bölgenin ekonomik ambargoyla dize getirilmesidir. Ekonomik açıdan zor duruma düşen bölge yöneticisi ve halkı şehirlerini düşmana teslim etmek zorunda kalmışlardır. Özellikle haçlılar, işgal ettikleri bölgelerde daha fazla kalıcı olabilmek için ekonomik ambargoları uygulamışlardır. Mekkeli müşrikler ilâhî vahyin yayılmasına engel olamayınca Peygamberimiz ve sahabesini Ebû Talip semtinde muhasara altına alıp onlara karşı her türlü sosyal, siyasi ve ekonomik ambargoyu uygulamışlardı.
Biz Müslümanlarda savaşı kazanmanın en etkili amili din iken Müslüman olmayanlara göre bu amil-etken olan silah- para ve maldır. Düşmanı dize getirmenin en etkili yolu onu ekonomik olarak ablukaya almaktır. Amerika’yı işgal eden Avrupalı korsanlar orada yaptıkları ilk şey pazarlarda satılan yerli mallar yerine Avrupa ve değişik yerlerde getirilen malların satılmasını sağlamaktı. Yerli halk kendi üretimi olan malları satabilmek için işgalci korsanlardan izin almak zorunda kalıyordu.
Hindistan’ın bağımsızlını kazanmasında en önemli etken halkın İngiliz mallarına yaptıkları boykottu. Halkın Gandhi liderliğinde İngiliz mallarına karşı yaptığı boykot beraberinde Hindistan’ın bağımsızlığını getirmişti. Düşmanın kolasını, lüks tüketim mallarını vs. sanayi ürünlerini kullanarak esaretten kurtulma veya düşmanla mücadele imkânı yoktur. Devletlerin tavır alması tek başına yeterli olmaz, halkların da top yekûn tavır alması gerekir.
Bugün Filistin davası da bu durumdan istisna değildir. Müslümanlar, Siyonist İsrail’i destekleyen fabrikaların ve şirketlerin mallarını tüketerek Filistin davasını sürdüremezler. Siyonist Yahudi taraftarı şirketlerin mallarından aldığımız ve yaptığımız her alışveriş İsrail devletine bir destektir. Müslüman birey olarak her zaman seçici olmamız gerekir. İsrail’i destekleyen şirketlerin mallarına her zaman alternatif aramamız gerekir. Belki bir bardak kola içinde dinen haram olan bir madde olmayabilir fakat Müslüman bu konuda maslahatı düşünmeli ve İsrail’e destek olabilecek her türlü alışverişten uzak durmalıdır.
İçerdiği maddeler itibarıyla haram olmasa da İsrail’e destek olan bir şirketin malını kullanmak maslahat icabı helal değildir. Bu hüküm fıkhi değil siyasi olarak değerlendirilmedir. Yukarıda bahsettiğimiz Malikî mezhebi imamlarından et-Tartûşî’nin verdiği fetvanın hükmü bu yöndeydi. Yoksa peynirin içeriğinde haram olan bir şey yoktur. İçtiğimiz bir bardak kolanın %5’lik kârı İslam düşmanı Yahudi Siyonist devletine yardım olarak gidiyorsa Müslüman bireyin bu ve benzeri malları tüketmeleri haramdır. Müslümanın tavrı bu olmalıdır. Müslüman ülkeler, sadece yiyecek ve içecekler konusunda Siyonist İsrail’i destekleyen şirket ve markalara karşı boykot uygulasalar bu konuda kısa sürede bir sonuca ulaşırlar. Bir sonuca götüremese dahi bu imanımızın bir gereğidir.
Selam ve dua ile.