Yarın Çok Geç Olmakla Meşhurdur!

Eğitim bir medeniyet meselesidir. Medeniyet iddiaları ve rüyaları üzerine bina edilen bir eğitim sistemi, güçlü tohumlar eker toprağa.

Bütün iddialarını yitirmiş, bütün ideallerini kaybetmiş, Batı karşısında aşağılık kompleksinin eşiğine sürüklenen kuşaklar yetiştiren ilkel, ruhsuz, ufuksuz bir eğitim sisteminin kuşatması altında gençlerimiz.

Sadece eğitim sistemi değil, kültür hayatı da, medya rejimi de aynı vaziyette…

Çocuklarımıza hiçbir heyecan, coşku ve ufuk sunamayan ruhsuz eğitim sistemi; hiçbir gelecek vaat etmeyen kör ve kötürüm kültür hayatı; hayal göremeyen, rüyaları olmayan, bütün sermayesini daha çok "köşe döndürecek” bön ve berbat projelere yatıran sarsak ve asalak medya rejimi çocuklarımızı gözümüzün içine baka baka elimizden alıyor; bizden, bizi biz yapan her şeyden koparıyor el ele, kol kola, omuz omuza vererek salak youtubırların, ahmak popüler yazarların, aptal politik tavırların kucağına itiliyor gençler...

Dün çocuklarına Muhammed, Ammar, Yasir, Mus’ab, Zeynep, Sümeyye, Ebuzer ismi veren ablalar ve abiler kendileri de çağdaşlaşıp modernleştikleri için artık çocuklarına; Berkecan, Pelinsu gibi isimler koymaya başladı…

İdealler, düşünceler, yaşam tarzları değişip dönüştü. Artık bırakın komşunun aç kalmasını, komşu ölse cesedi kokunca fark edilecek kıvama geldi…

Sömürgeci eğitim sistemi, mankurtlaştırıcı savruk kültür rejimi, yabancılaştırıcı, bütün değerlerimizi çözücü bir medya rejimi ruhumuzu, geleceğimizi, hayallerimizi, rüyalarımızı yok etti/ediyor.

Davud-u Kayseri, Kadı Burhaneddin, Molla Gurani, Molla Fenari, Gazali, Yunus, Mevlana, Meraği, Itri, Fuzûli, Baki, Şeyh Galip, Levni, Karahisari, Taşköprülüzâde, Kâtip Çelebi kimdir acaba?

Ne söyler bize bu kurucu figürler bugün?

Ne anlam ifade eder yarınımız için?

Çocuklarımızı geçtik; aydınlarımız, yazarlarımız için hangi rüyalara, ideallere, ufuklara, yaratıcı atılımlara kaynaklık eder, etmiştir, edebilmiştir acaba?

Onların yerine ilham alınan Hikmet Anıllar, Aşkım Kapışmaklar, Nilgün Bodurlar, Kahraman Tazeoğlular, Enes Baturlar, Tuğçe Işınsular aldı.

Bach'ları, Mozart'ı, Beethoven'i, Spinoza'yı, Luther'i, Kant'ı, Goethe'yi, Hegel'i, Nietzsche'yi, Husserl'i, Heidegger'i, Wagner'i öğretmeyen, yaşatmayan ve yeniden üretmeyen bir eğitim sistemi Alman eğitim sistemi olabilir mi?

Almanlar bunlardan hiç vazgeçmedi mesela…

Eğitim sistemimiz, sömürgecilerin yapamayacağı kadar tahribat yapıyor… Kültür hayatımız, medya dünyamız kendi kültürümüze, sanatımıza, düşünce dünyamıza o kadar yabancı, o kadar ilgisiz, o kadar kör ve duyarsız ki…

Paparaziler ve özenti yaşamların, dedikodunun, fitne fücurun, ahlaksızlığın merkezi olmaya aday bir yapıya büründü ülke gündemi…

Lübnan’da birine ağır hakaret edilirken söylenen cümle o kadar şaşırtıcı, rahatsız edici ve incitici ki…

Biri, yek diğerine hakaret etmek için: “ Annen Türk dizilerinde oynar inşallah” diyormuş...

Bir zamanlar bütün dünyanın örnek aldığı bir medeniyetin çözülüşü ve geldiği noktanın resmidir bu söz.

Bizim ahlak, estetik ve adalet ilkeleri üzerinden insanlığa sunduğumuz görkemli ama bir o kadar da mütevazı; gittiği her yere ruh götüren, hayat bahşeden; yüzyıllarca hem zamanı, hem mekanı fetheden kurucu figürlerimizin inşa ettikleri kendi gök kubbemizi tanımadan, yaşamadan ve yaşatmadan geleceğe ne söyleyebiliriz ki biz?

İbn Haldun Batı'nın ilkelliğinden söz eder ve bunun sanıldığı gibi onların yaradılıştan kabiliyetsiz insanlar olduklarından değil, Müslümanların onlara göre ilerlemiş olduğundan ileri geldiğini söyler. Bugün ise Batılılar Avrupalının doğuştan üstün kabiliyetlerle yaratıldığı için ileri olduğunu söylüyor.

Peki, durum neden aksine döndü?

İlimde, irfanda, kültürde ve medyada söz sahibi bir nesil yetiştirmek için elimizi çabuk tutmazsak yarın mevcut varlığımızdan bile söz etmekte zorlanırız. On beş asırlık eşsiz medeniyetimizi ve fikir dünyamızı tesis eden ilim, irfan ve hikmet modellerini çağın insanına ulaştıracak gerekli hazırlıkları yapmak zorundayız.

Batı’nın zihinleri iğdiş eden dayatmalarından kendisini ve cemiyeti azade kılacak bir neslin yetiştirilmesi için gerekli eğitim modeli bizde var ama keşfedilmeyi ve yenilenerek diriltilmeyi bekliyor bu model.

Umarım tez vakitte köklerimize sağlam tutunmuş bir istikbal ve istiklal bayrağı olarak eğitim sistemimizin görkemli bayrağını onurla gururla tekrar göklere çekeriz…

Unutulmasın ki kendi hayallerini kuramayanlar, başkalarının hayallerini yaşamaktan, dolayısıyla yok olmaktan kurtulamazlar.

hikmet-kizil.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum