Düşünsenize “kitap kokusu” yerine kötü kokular da sarabilirdi yaşadığımız bu kadim kenti. Yani “ çöp kokusu, lağım kokusu vb.” kokular da yayılabiliyor şehirlerden. Ancak, güzel düşünen yöneticilerin çevresinden yaşadığımız bu topraklara güzel kokular yayılıyor. Mevlana bu konuda “Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır." demiş. Biz de bu aralar güzel düşünenlerin sayesinde hayattan lezzet alıyoruz.

Hep birlikte 1. Kahta Kitap Günleri’ne tanıklık ediyoruz. Herkesin elinde kitaplar, herkeste tatlı bir heyecan var. Kiminde okuduğu kitapların yazarlarıyla bir araya gelme heyecanı, kiminde okuruyla bir buluşma heyecanı, kiminde çocuğuyla kitap fuarına gitme heyecanı, kiminde ilk kez bir fuarı gezme heyecanı, kiminde de bütün bunları gerçekleştirmek için verdikleri çabanın heyecanı…

Her şey ayrıntısına kadar düşünülmüş. İmkanı olmayana kitap çekleri, aracı olmayana araç, dileyen okullara yazar söyleşileri, geceleri yazarların halkla buluşması, yazarları tarihi ve turistik yerlerde gezdirerek tanıtıma katkıda bulunma, yazarların konaklamaları, fuar alanında çalışanlara öğlen yemeği desteği, yazarlara plaket, hatıra fotoğrafı çekilecek birden çok yerin tasarlanması…

Yani neredeyse yok yok… Sosyal belediyecilik anlayışı kapsamında her şey düşünülmüş. Yani insan önemsenmiş ve insanın hayatı kalitelileştiriliyor. Şeyh Edebali’nin dediği gibi “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”

Birçok medeniyetin ev sahipliği yaptığı ve yakın geçmişe kadar kültürel etkinliklerin ve sanatsal aktivitelerin çok olduğu yerlerden biri olan Kahta’nın özellikle 80’li yıllardan günümüze kadar bu tarz faaliyetlerden mahrum bırakıldığını biliyoruz. Maddi ve manevi kültür açısından çok zengin bir kültürel mirasa sahip olan şehrimizin tekrar eski günlerine dönmesi için verilen her çaba bizim için kıymetlidir ve her platformda destekçisi de olacağız.

Bir kitap almak ve aldığı kitabı imzalatmak için fuar alanına koşan çocuklarımızın, gençlerimizin o heyecanına biz tanık olduk ve çok mutlu olduk. Çocuklarımız okudukça kendini keşfedecek ve okudukça özgürleşecektir. Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi "Okumak, özgürlüğe uçmaktır." değil mi?

Sadece dışarıdan gelen yazarlarla değil, memleketimizde yaşayan yazarlarla da tek tek iletişime geçilerek onları da bu güzel organizasyonun içine alarak kendilerine bir sanatçının ne kadar değerli olduklarını hissettirdiler.

Fuar alanına sadece Kahta merkezde yaşayanlar değil köylerden, çevre ilçelerden ve il merkezinden de büyük bir katılım oldu. Kahta Belediyesi ulaşım konusunda elinden gelenin fazlasını yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Kanımca fuarın en güzel kazanımlarından biri şehrimizin nitelikli okur ve yazar sayısını arttırması olacaktır. Yazmaktan çekinen genç yazarlar, kendilerine ilham olacak ve cesaret verecek yazarlarla bir araya geldikçe eminim erteledikleri eylemi hemen hayata geçireceklerdir. Kitap fuarlarının kazanımları sadece şimdi değil inanıyorum ki yirmi otuz yıl sonra daha net görülebilir. Elbette gelecek yıllarda da organizasyonun devam etmesi daha faydalı olacaktır. Hani bir Çin atasözü der ya  “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir." İşte fuarla şu an en çok yapılan budur. İnsana yatırım yapılıyor.

Şunu belirtmeden bitirmek istemiyorum. Elbette bu organizasyonun da eksikleri muhakkak olmuştur. İlk defa yapılan bir etkinliğin eksikliklerinin olması kadar doğal bir durum yoktur. Eminim ki yöneticiler kendilerine göre notlar çıkararak gelecek yıllarda bunların önlemini alacaklardır.

Bize düşen ise “Bardağın dolu tarafını görmektir.”

[ Bu vesileyle böylesine faydalı ve kültürel etkileşimi yüksek olan bu organizasyonun hazırlanmasında emek veren yöneticilere ve personele çok teşekkür ediyorum. ]