Sözün Gücü

abdullah-yekta.jpg

Paris’te Peygamberimize karşı yapılan hakaret içerikli fotoğrafları kendi ülkesinin cumhurbaşkanlığı sarayında gösterilmesini ısrarla isteyen Makron’un densizliğine karşı  Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın “Buradan milletime sesleniyorum. Sakın Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunları satın almayın.” sözü Paris’in kalbini titretmeye başladı. Şimdiden geri adım atmak için zemin yoklamaya başladılar. Bu söz, bizdeki İslam’la barışık olmayan Batı hayranlarını da rahatsız etmeye başladı. Erdoğan’ın Fransa’ya karşı başlattığı boykot çağrısını kimi basın organları, muhalefet parti liderleri ve ticaretlerinin zarar göreceğini düşünen bazı kesimler basit siyasi reflekslerle okumaktadırlar. Oysa ben Müslümanım diyen ve İslamî bir kimlik taşıyan herkesin iç siyaseti bir tarafa bırakarak bu çağrıya kulak vermesi gerekir.

Batı basını maalesef keçisi çalınan adamı keçi hırsızı yapar gibi saldırgan Makron’u değil de Erdoğan’ı sanık sandalyesine koymaya çalışmaktadır. İngiliz Daily Mail gazetesi "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macron'un radikal İslam'a karşı duruşuyla ilgili tartışmalar arasında Fransız mallarına boykot çağrısında bulundu" ifadeleriyle verebilmektedir.

Makron’dan İslam’a karşı bir kahraman figürü oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bunu yaparken de İslam’ı, radikal İslam ismiyle kirleterek saldırmaktadırlar. Radikal İslam, siyasal İslam, halk İslam’ı vs. ilgili ilgisiz isimlerle İslam kirletilerek saldırı yapılmaktadır. Bu oyunu iyi okumak lazım.

Daha önce Peygamberimize yapılan hakaretlere karşı İslam dünyasında bazı şiddet olayları asıl yapılması gereken boykotu gölgede bırakmıştı. İslam dünyası halkları sanırım ilk kez bu şekilde gösterilen hedefe vurmaya başladı. Daha önce Yahudi mallarına yapılan boykotlar birçok İslam ülkesinin sessiz kalması ve bazı istenmeyen şiddet olaylarından dolayı sönük geçmiş veya kısa sürede bitmişti, İnşaallah bu boykot da diğerleri gibi çabuk bitmez. Şu an İsrail ile anlaşma kuyruğuna giren satılmış Arap liderleri bu boykotu sabote etmek için pusuda beklemektedirler. Suudi Arabistan Veliahdı başka ülkelerde yaşayan vatandaşlarına “Kaldığınız ülkelerin kanunlarına uyun, muhalefet etmeyin.” diye kendi vatandaşlarına sıkı tembihlerde bulunmaktadır. Çünkü efendisi Trump ABD seçimlerinden hemen sonra Suudi Arabistan’ın da İsrail ile anlaşma yapmak için sırada beklediğini söyledi. Satılmış Arap liderleri ne yaparlarsa yapsınlar halkları onların tersi istikametlerine bakmaktadırlar.

Bugün ülke olarak Türkiye, Ürdün, Yemen, Kuveyt, Katar’ın yanı sıra Mısır’da bazı siyasetçiler, Avusturalya ve Cezayir’de birçok İslamî kuruluş Türkiye’nin yaptığı boykot çağrısına ses vermektedirler. Avrupa’daki İslam karşıtı düşmanlığı yapan basın-medya kuruluşlarının ve satılmış Arap liderlerinin oyunlarını bozmanın yolu bu boykotu güçlendirmekten geçer. Doğruluk için bir ateş yakılmışsa bu ateşi devam ettirmek gerekir. Bu ateş sürdürülürse ve nihayetinde Avrupa’daki Yahudi şirketleri zarar görecektir. Çünkü Fransa’da kozmetik sanayi, moda evleri ve bu moda evlerini yaşatan sektörlerin çoğu Yahudilerin ellerindedir.

Bugün Makron kontrolü kaybediyorsa bu boykotun devam etmesi durumunda Arap liderleri ve onların efendisi Trump ve İsrail de kontrolü kaybecektir. Bugünün en güçlü silahı boykottur. Dine ve İslam Peygamberine dil uzatanlar Müslümanlarla olan ticaretleriyle ayakta durmaktadır. Müslüman dirayetli olmalı, on gün değil gerekirse on yıl bu boykotu sürdürmek gerekir. Paris’te çıkan bir model elbiseyi veya kozmetik ürünlerini bir Müslüman olarak kullanmak zorunda değiliz. Bir Müslüman olarak bu eylemi sürdürmek namaz gibi, oruç gibi gerekli olan bir vecibedir. Ben inanıyorum ki İslam’a saldıran bu ülkelerin mallarını satın almak Filistinlilere sıkılmak üzere İsrail’e bir kurşun hediye etmek demektir ve bunun için o malları satın almak dinen caiz değildir. Şunu unutmayalım ki Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır ve hiçbir zaman da dost olamayacaktır.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar