Hamas yöneticilerinden Usame Hamdan Yeni Şafak'a konuştu ve “Silah, Filistin direnişinin kırmızı çizgisidir. Direnişin olmadığı her siyasi yol güvencesizdir” dedi. Hamdan, Sudan’daki katliamlarda da İsrail'i işaret etti.
Yardım tırlarının geçişine izin verilmediği ve ateşkese rağmen saldırıların yer yer sürdüğü Gazze'de insani kriz her geçen gün derinleşiyor.
Hamas yöneticilerinden Usame Hamdan, Yeni Şafak'a verdiği röportajda direniş vurgusu yaparak silahın kırmızı çizgileri olduğunu belirtti.
Hamdan şunları söyledi:
"MEVCUT ANLAŞMA ÖNCEKİLERDEN FARKLI"
“Gazze halkının yaklaşık yüzde yetmişi 1948 sürgününün çocuklarıdır; atalarının yaşadığı göçün acısını bilirler. Bu yüzden yeniden aynı felaketi yaşamamak için güçlü bir direnç iradesi var. İsrail iki yıl boyunca Filistinlileri direncini kırmak için zaman kazanmaya çalıştı ama halk teslim olmadı. Direnişin olmadığı her siyasi yol, güvencesiz bir yoldur. Silah, Filistin direnişinin kırmızı çizgisidir. Gazze’deki ateşkes anlaşması, yalnız saldırganlığın sonunu değil, Filistin’in siyasi ve ulusal mücadelesi için yeni bir başlangıcı temsil ediyor. Mevcut anlaşma, kalıcı bir ateşkesi öngörmesi ve Filistinlilerin devlet kurma hakkını tanıma yönünde ilk siyasi göstergeleri içermesi nedeniyle öncekilerden farklıdır”
"80 BİN ŞEHİDİN HİKAYESİ ANLATILMALI"
“Filistin davasının halkların kalbinde asla ölmeyeceğine inanıyorum. Fakat bu canlılığın, bir eyleme dönüşmesi gerekiyor. Bu noktada özellikle entelektüellere büyük görev düşüyor. Son iki yılda yaşanan olaylar, çok sayıda fikir ve eylem planına dönüştürülmeli; bu sayede halklar harekete geçirilmeli. Bakın, 80 bin şehitten bahsediyoruz. Her birinin bir hikayesi var ve bu hikayeler anlatılmalı. Çünkü her biri, yeni bir bilincin doğmasını sağlayacak birer kıvılcımdır. Uluslararası toplumda İsrail, kaybettiği anlatısını geri getirmek için direnişi terörize etme, Filistin halkını ‘aşırılık’ ile suçlama ve ‘fırsatların kaçırıldığı’ söylemini tekrar gündeme getirme gibi eski taktiklere dönecektir. Buna karşı üç noktada ısrar etmeliyiz: 1. İşlenen suçların gerçek yüzünü göstermeye devam etmek. 2. suçluları uluslararası sahada teşhir etmek ve hesap vermelerini sağlamak. 3. İsraillilerin kendi ifadeleri, itirafları ve belge kayıtları üzerinden suçları sabitlemek"
İDAM DÜZENLEMESİ HAKKINDA
“Cenevre Sözleşmeleri ve uluslararası hukuk gereğince savaş esirlerinin muamelesi düzenlenmiştir, ancak bu uzun zamandır uygulanmamaktadır. Herkes anlamalıdır ki bu, İsrailli zihniyetinin Filistinlilere karşı yaklaşımıdır. Öldürme ve imha mantığı. Onları bombardıman ve tahribatla yok etmeye çalışıyor; hatta esirken dahi öldürmeye yöneliyor. Dolayısıyla İsrail mantığı, Filistinlileri tamamen yok etme mantığıdır”
"SUDAN'DAKİ DE İSRAİL'İN BÖLME PROJESİ"
"İsrail’in Gazze’ye attığı mühimmatın gücü, Hiroşima veya Nagazaki’ye atılan atom bombasının 12 katı. Bu bile yaşanan felaketin boyutunu açıkça gösteriyor. Filistin davası hala canlı ve bu canlılığı korumak gerekiyor. Ümmetin meseleleri birbirine bağlı olduğunu görüyoruz. Sudan’daki olaylar gibi gelişmeler de bunun bir parçasıdır. Filistin meselesine ilgi, diğer İslam coğrafyalarındaki sorunların önüne geçmemeli. Çünkü bu yaralar aynı bedenin farklı bölgelerindedir. Gerçekte, ümmet içinde yaşanan birçok çatışma ‘iç savaş’ değil; İsrail’in çıkarına hizmet eden bölme ve zayıflatma projelerinin bir parçasıdır. Örneğin Sudan’ın yıkımı, Mısır veya Suudi Arabistan gibi diğer büyük ülkelerin parçalanması için kapı aralıyor. Yıllar önce biri 'Sudan’ın bölünmesi hedefleniyor’ deseydi, kimse ciddiye almazdı. Ama bugün, ABD’nin bölgeye gönderdiği özel temsilci Tom Barrack’ın şu sözünü hatırlayalım: ‘Artık Sykes-Picot sınırlarının bir anlamı kalmadı.’ Bu ifade, aslında ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme projesini açık ediyor. Ancak bu harita, bölge halklarının çıkarlarına göre değil, İsrail’in çıkarlarına paralel çizilmeye çalışılıyor"