Okumak üzerine aldığım bazı notları sizinle paylaşmak istedim, sonuna kadar okumadan beğenip geçmeyin lütfen ve mümkünse okuduktan sonra bu postu paylaşın ki okumak isteyen dostlara faydalı olabilelim.
Okumadan beğenenler pide kuyruğunda ishal olsun inşallah!
Geçmişten günümüze, bilginin yegane kaynağı olan kitaplar, birçoğumuzun vazgeçilmez yol arkadaşları, bir kısmımız içinse zaman kaybı.
Kitap okumak bir "boş zaman aktivitesi" olmaktan ziyade; iyi bir alışkanlık ve kişinin kendisini geliştirme yolundaki en mükemmel yöntemlerden biri.
Üzülerek söylüyorum ki eğitim sistemimiz pozitivist, ezberci ve hâlâ Batı-merkezci.
Kendi dünyamızı, tarihimizi, toplumumuzu bile seküler-batılı perspektiflerle öğreniyor ve çocuklarımıza öğretmeye kalkışıyoruz.
Ödünç akılla, ödünç bir dünya inşa etmeye çalışıyoruz.
Modernleşme sekülerleşme serencamımız, sonuçta bizi günden güne kültürel intiharın eşiğine sürüklüyor Tanpınar'ın “kültürel inkâr” dediği nokta tam da burası.
Peki bunu aşmak için ne yapmalı nasıl okumalı?
İlk ve en önemli nokta herkesin kendi seviyesini bilerek okumasıdır.
“S “beden giyen birine” XXL” giydirirseniz üstünde eğreti durur ve çok estetik görünmez. Kitap tavsiye ederken göz önüne alınması gereken yegâne kural bu olmalıdır.
Henüz temel kelime ve kavramlara hakim olmayan birinden Seyyid Hüseyin Nasr,
Gazzali, Kant, Bergson okumasını bekleyemezsiniz.
Okunacak kitap tavsiye ederken herkes için aynı olan ideal bir başlangıç noktası yok.Öncelikle temel metinleri, o sahanın “klasiklerini” okumalısınız.
Popüler ve içi kof kitapların büyük bir kısmı tamamen belli bir amaçla yazılırlar ve tek hedefleri tamamen ticarettir ve daha çok genç dimağları esir etmek üzere bir misyonları vardır.
Popüler kitaplardan uzak durun!
Okuduğunuz kitaplardan notlar çıkarın. Bu notlar küçük yapışkan kâğıtlara yahut küçük bir not defterine yazılabilir.
Zaman zaman şiir kitapları okuyun, şiir okuyanın zekâsı keskinleşir, kelime hazinesi artar.
Kitap okumaktan yorulduğunuzda başka şeye geçmeyin, ilginizi çeken başka bir kitap okuyun.
Aynı anda 3 hatta 10 kitap okuyun, çok daha hızlı ilerlersiniz.
Önemli kitapları iki veya üç kez okuyun.
"Vakit kaybı olur mu?" diye düşünmeyin.
Sık sık notlarınızı gözden geçirin.
Gözleriniz yorulunca sesli kitap dinleyin bunun için birçok site ve program var.
Beyin yorulmaz, işe veya okula giderken her gün yolda 2-3 saat geçiriyoruz. Haftada 1-2 sesli kitap bitirebilirsiniz.
Çok uyumayın. 4-6 saat insana yeter.
Eğer yoğun biçimde beyninizi kullanırsanız uyku ihtiyacınız azalır.
Sürekli öğrenmek beyni yormaz, dinlendirir.
Kitap okurken cep telefonunuzu uçuş moduna alın. Çok fazla yiyip içmeyin.
Özellikle şeker uyku getirir. Gazlı içecekler ve aşırı şekerli meyveler de okumak için uygun değildir.
Başlangıç zor gelebilir; ama bilginiz arttıkça yeni şeyler öğrenmek kolaylaşır. Dolu bir kafa daha hızlı bilgi alır ve hatırlar.
Mutlaka yanınızda sözlük bulundurun ve bilmediğiniz kelimelerin anlamlarını öğrenin…
Öğrendiklerinizi yazarak veya anlatarak paylaşın fakat yeterince okumadan yazmaya kalkmayın.
Mutlaka dil bilgisine hakim olun, bildiklerinizi en etkili anlatmanın yolu dilin ifade olanaklarına hakim olmaktan geçer.
Her kitaptan yoğun bir akıcılık beklemeyin, yeterince şans verirseniz bazı sıkıcı kitapların o akıcı kitaplardan çok daha değerli olduğunu göreceksiniz emin olun.
Bazen bir kitabı anlayabilmek için öncesinde onlarca kitap okumuş olmanız gerektiğini unutmayın.
Bilginizin zekatını verin, bu vaktinizi ve ilminizi bereketlendirecektir.
Bilginin zekatını vermek, bildiklerinizi bir başkasıyla paylaşmak demektir.
İlim ALLAH’ın mülküdür. Kibirlenmeyin, para ve şöhret peşinde koşmayın. İnsanlara faydalı olmaya ve ilimle amel etmeye çalışın. Unutmayın ki pratiği olmayan teoriler yalandır.
TV merak katilidir. Aşırı TV seyredenler merakını,ilme olan iştiyâkını kaybeder ve zamanla öğrendiklerini de unutur.
Günün her saatinde ve her türlü iklimde kitap okunabilir, asla mazeretlere sığınmayın ve bu konuda net olun.
Sadece tek bir türe bağımlı kalmayın, zaman zaman başka türler de okumak için çaba gösterin.
Felsefe tarihi ve gelişimini asla ihmal etmeyin ve öğrenmek için çaba gösterin.
Müslümanların siyaset, sanat, bilim tarihi ve felsefe gibi sahalarda kendilerini tahkim edebilmeleri için “dış” kaynaklardan da istifade etmesi gerekir elbette.
Bu sahaların uzun süre boş bırakılmış olmasından dolayı bugün biz Müslümanlar kendi tarihimizi bile batının kelimeleriyle konuşmaktan öteye gidemiyoruz.
Batı’da çıkan İslâm tarihi, sanatı hatta İslâm akaidiyle ilgili kitapların kahir ekseriyeti esefle söylüyorum ki; Hıristiyan, Yahudi ve Batılıların gözüne girmek isteyen oryantalist Müslüman “uzmanlar” eliyle yazılıyor.
Bu uzmanların yazdıkları ne yazık ki İslam hakkında yalan yanlış bilgilerle dolu bu kitaplar.
Türkçe ve Arapçaya da tercüme edilip yüksek lisans ve doktora tezlerine kaynak oluyor.
Ve bu sahada çalışanlar bu kitapları mutlak kaynak olarak baz alıyor.
Sanat, inanç ve felsefe İnsanın hürriyetini ifade etme ve hissetme sahalarıdır. Bu sahalarda yenik düşenlerin zihinleri işgal edilir.
Sanatı önemsiz gören ve gösteren Müslümanların ifsat edici dizilere kızmaya hakkı yoktur.
Kürsüyü bir asır boş bırakan bizzat biziz ve hayat boşluk kabul etmez!
Eğer sanat ve felsefe gibi sahaları boş bırakmaya devam edersek elde ettiğimiz zaferlerimizin hiçbir anlamı kalmayacak; çünkü uğruna savaşacak değerimiz kalmayacak!
Zihinlerin işgal altında olduğu Müslüman topluluklarda güzel-çirkin, gerçek-yalan ve doğru-yanlış ayrımı yapılamaz.
Sanat, inanç ve felsefe birbirinden koparıldığı zaman kelimeler, güzellikler ve ahlaki tercihler parayla alınıp satılan birer meta olur.
Maddeci tasavvurun tahakkümü kırmak içim pozitivizm, hümanizm, liberalizm, bilimcilik gibi farklı etiketlerle bize dayatılan tasavvurlardan kurtulmanın yegâne yolu Sanat’ı kurtarmaktan geçer.
Unutmayın ki; kitap okumayan veya sevmeyen kişi yoktur, okumak için doğru kitabı bulamayan kişi vardır.
Sevmediğimiz bir yemeği zorla yemeyiz değil mi? Kitap da öyledir.
İlginizi çeken bir kitap bulun ve okumaya başlayın…