1789 Fransız devrimi ile “Batı insanı” kendini yeniden formatladı bir anlamda. Kilisenin baskıcı tahakkümü ve tasallutu kırıldı.
Sanayi devrimi ve reform hareketleriyle yeni bir düşünce ve düzen kuruldu adeta…
Hak, hukuk, eşitlik gibi kavramlar tanımlandı. İnsan yüceltildi ve merkeze alındı.
Ama ikinci dünya savaşından sonra yeni bir serancam başladı, Avrupa insanı, kiliselerden, papazlardan, krallardan ve feodal beylerden kurtardığı itibarını global finans örgütlerine kaptırdı…
Artık merkezde “insan” yok, “şirketler” ve “ “kapital” var…
Erdem, adalet, demokrasi, eşitlik gibi kavramların içi boşaltıldı, yerine “kârlılık” “verimlilik” “ rantabl” “sömürü” gibi kavramlar kondu…
20. yüzyıla gelindiğinde ulus devletlere hükmetmek isteyen bu finans ve küresel kapitalist çeteler yeni ve kontrol edilebilir bir dünya ideali ortaya koymak için yüzyıllık hesaplar ortaya koydu ve bunun için ciddi bütçeler ayırdı. Hedef sadece Ortadoğu olsa işler kolaydı.
Libya’da, Irak’ta, Mısır’da, Afganistan’da, Gazze’de savunmasız insanlara havadan bomba yağdırıp işi çözebilirlerdi ama Londra’da, Paris’te, Missouri’de insanların kafalarına havadan bomba yağdıramayacaklarının farkındalardı. Çözüm ise yeni bir dünya düzeni ve büyük reset!
Dünyaya bir reset çekilmeli ve herkes küresel çetelerin kontrolü dahilinde yaşamalıydı.
Bunun için konferanslar düzenlendi. İklim ve küresel ısınma üzerinden güya dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılma çabası altında dünyaya nizam verme startı çoktan verilmişti!
İcat edilen her yeni teknoloji gündelik yaşamımıza yenilik getirirken insanı ruhundan da uzaklaştırmaya başladı.
Maalesef ki teknolojilerin merkezinde insanı kontrol etme düşüncesi var.
Akıllı telefonlarla konuşmalarımız, mesajlarımız, fotoğraflarımız, bulunduğumuz konum kayıt altında.
Akıllı otomotiv teknolojileri ile insanlar seyahat ettikleri araçlar içerisinde kayıt altında…
Akıllı ev teknolojileri ile nefes alıp vermemiz, kalp atışlarımız kayıt altında…
Uydu teknolojiler ile uzaktan takip altındayız…
Siber ordular, sanal polis teşkilatları, sosyal medya ajanları nefesimizi bile hissediyor…
Bazı ülkelerin siber ordular kurduğu da medyada defalarca gündeme geldi.
Dünyayı yönetme çabasında bulunan global finans çeteleri “Beyin Kontrol Sistemleri” üzerinde çalışıyor…
Bilgisayarımızı açtığımızda Windows ile tüm yazışmalarımız izlenebiliyor…
Windows’un çıkartılan her versiyonunda biraz daha kontrol altına alınıyoruz.
Bu nedenle bazı devletler, kamu kurumlarında Microsoft yazılımlarını yasakladı…
Çin kendi işletim sistemini geliştirdi
Çizgi filmler, Bilgisayar oyunları ile insan ruhunu bebekken şekillendirmek için projeler geliştiriliyor…
Çocukların ruhu bilgisayar deyimi ile formatlanıyor…
Çocuklar bilgisayar oyunlarında kendine özel bir dünya kuruyor…
Ülkelerin vatandaşları ise gizli servislerin kontrol edip yönettiği sosyal medya platformlarını “özgürlük platformları” gibi algılıyor…
Çin, sosyal medya platformlarının uzaktan kumanda ile yönetildiğini fark ettiği andan itibaren akıllı telefonlarda kullanılan oyunları yasakladı…
Putin, “Internet bir CIA projesi” diye bir açıklama yaptı ve Rus Parlamentosu, veri tabanı Rusya’da tutulmayan sosyal medya platformlarını yasaklama kararı aldı…
Yani Facebook, Twitter gibi sosyal medya şirketlerine ülkemde iş yapacaksan gel Rusya’da serverini (yayın bilgisayarını) kur, benim kontrolümde bu işi yap, dedi.
Buna karşılık Rusya, “Yandex” arama motoru ile Türkiye de dahil birçok ülkede aynı operasyonlara kendisi başladı…
Güney Kore, çocuklarını bu tuzaktan kurtarmak için bilgisayar oyunlarına savaş açtı.
İran birçok sosyal medya platformlarını ve oyunları yasakladı…
Küresel finans çeteleri terör örgütlerini işine geldiği gibi tanımlıyor, lanse ediyor, yönlendirip kullanıyor.
Bu küresel çeteler, petrol, enerji, doğalgaz ve yer altı zenginlikleri olan her bölgeye özel etnik, dini, siyasi görünümlü sözde terör örgütü üretiyor ve onları kullanıyor.
Üretilen “Çok uluslu sanal örgütler” sahneye çıkıp, ‘kaos’ oluşturuyor.
Ülkemizde de defalarca bu oyun sahnelendi. Son olarak dünyada 3 milyon yerde aynı anda yangınlar çıktı ve birileri bunun sebebinin küresel ısınma olduğuna inanmamızı istiyor!
Küreselcilerin para ve dünyevi hırsları İslam Coğrafyasını “kan gölüne” çevirdi. Sadece İslam Coğrafyası değil dünyanın birçok yerinde savaş var.
Bu savaşların nedenini yerel anlaşmazlıklarda aramak doğru olmaz. Yerel anlaşmazlıklar küresel fitne ile körüklenerek savaşa dönüştürülüyor sonra da silah sanayi devreye giriyor.
Sosyal medya, internetin kendisi dahil tüm medyayı yuttuğundan beri yalan ve yanıltıcı haber, dezenformasyon, mitler ve şehir efsaneleri ışık hızında yayılır oldu ve “hakikati” mumla aratır hale getirdi. Bu yüzden içinde yaşadığımız döneme “Hakikat sonrası” (Post-truth) Çağ diyenler var.
İklim endeksli dünyada yeni bir savaş var.
Koronavirüsün arkasında da parmağı olan Gates'in aşı şirketleriyle yaptığı anlaşmayla Afrika ve Asya'daki insanları denek olarak kullanması gündemdeki tazeliğini koruyor. Katıldığı TED konuşmalarında açıkça dünya nüfusunun azalması gerektiğini vurgulayan Gates'in aşı firması Big Pharma ile organik bir bağı bulunuyor.
Bu şirket insan deneyler üzerinde ilaçları deniyor. Şirketin faaliyetleri yüzünden binlerce Asyalı ve Afrikalı insan hayatını kaybetti veya felç kaldı.
Birçokları ise bu aşıların insanları kısır ettiğini iddia ediyor. Aşı çalışmaları için firmanın gittiği her ülkede binlerce çocuk öldü veya felç kaldı. Bunun üzerine birçok ülke aşı çalışmalarının uluslararası şirketler ile yapılmaması gerektiği konusunda fikir birliğine vararak firma ile bağlarını kopardı. Bu bilgilere her yerden kolayca ulaşmak mümkün.
Çad'ın Gouro köyündeki yapılan aşılama sonrası çocuklarda ani baş ağrıları, şiddetli kusma, ağızdan gelen salya ve kontrol edilemeyen sarsıntılar görüldüğü haberleri gelirken, bölgede hastane ve sağlık görevlilerinin olmaması nedeniyle çocuklarını 300 km uzaklıktaki hastaneye götüremeyen Afrikalı vatandaşların yerel yöneticilerden istedikleri yardımların geri çevrildiği belirtiliyor. Aşı sonrası yaşanan rahatsızlıkları görmezden gelen Çad hükümetinin de, MenAfriVac aşısının satışını ve dağıtımını durdurmak yerine, mağdur ebeveynlerin susmaları için onlara para teklifinde bulunduğu ileri sürülüyor.
Bill&Melinda Gates Vakfı'nın yanı sıra, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün de 'MenAfriVac' aşıları ve sonuçları hakkında gerçek dışı bir söylem geliştirdiği görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Menenjit Aşısı Projesi (MVP)'nin, tekrar tekrar Afrikalı ve Asyalı çocuklara yapılan 'MenAfriVac' aşısının dondurulmadan taşınabileceğini iddia ederek, aşının güvenliği hakkında bariz bir şekilde yalan söylediği ifade ediliyor. Aşının prospektüsü ise açık bir şekilde aşının dondurularak saklanması ve ışıktan korunması gerektiğini vurguluyor.
Bill Gates'in, aşı skandalları üzerine hakkında çıkan haberlerin önüne geçebilmek için medya kuruluşlarına ve gazetecilere sponsor olmaya başladığı bildiriliyor. Ancak kimi kuruluşlar Gates'in kirli işlerini ortaya çıkarmaya devam ederken; Gates'in, David Rockefeller, Ted Turner, Michael Bloomberg, George Soros gibi "Siyonist kodamanlar" ile bir araya gelip dünyanın nüfus problemini(!) çözmeye çalıştığı kaydediliyor.
Bu noktada, The Telegraph gazetesine verdiği röportajda Bill Gates'in "Benim artık paraya ihtiyacım yok, ben Tanrı'nın işini yapıyorum!" demesi de amacını açıkça ortaya koyuyor.
Ülkemizde başlayan yangınların tesadüf veya küresel ısınma sebebiyle olduğunu kim iddia edebilir ki?
İklim konferansları üzerinden yeni bir dünyaya ihtiyacımız olduğunu önce bizleri ikna edecekler ve sonra karbon salınımı yalanı ile büyükbaş hayvanların yok edilmesi aşamasına geçilecek…
Yapay et dayatılarak insanların genleri üzerinde oynanacak…
Yangınlar sonrası senaryoları da biz söyleyelim sırada içme sularına saldırılar ve uzaylılar var!
Pek yakında uzaylı göründü haberleri ve içme sularının güvenli olmadığı haberleri de çıkacak. İçme sularına terör örgütleri eliyle saldırılar düzenleyecekler!
Bunlara karşı önlem almak iktidar- muhalefet herkesin görevi olmalı. Derhal uyanmazsak dünya yaşanılır bir yer olmaktan çıkacak ve küresel çetelerin kontrolünde bir insanlık ortaya çıkacak…
Artık küresel oyunlara karşı dur demenin vaktidir.
Yerli ve milli programlar derhal hayata geçirilmeli, teknolojide, tarımda, eğitimde devrim yapmazsak ve en önemlisi ekonomide bağımsız olacak güce erişemezsek küresel dünya yalanının ortasında elimiz kolumuz bağlı olanları seyretmek dışında çaremiz kalmayacak!
,