Adıyaman Merkez Barbaros Hayrettin Mahallesi Türkiye Petrolleri Ortaokulu bahçesine kurulan iftar çadırına gelen 6'lı masa başkanları burada depremzedelerle bir araya gelerek iftar yaptı. İftar sonrası burada bulunan depremzedelere seslenen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Buraya daha önceden geldim, o günler çok zor günlerdi. Yıkılmış, bitmiş binaların yavaş yavaş ortan kalkması ama daha yıkılmayı bekleyen onlarca ya da yüzlerce bina var, bunu görmekten büyük üzüntü duyuyorum. Bütün hazırlıkları yapmış olmalarına rağmen iktidar kısa zamanda müdahale edemedi. Bunu anlamak yada kabullenmek mümkün değil. Bir sürü vaatlerde bulunmak, buraya gelip helallik dilemek iyi bir şey mi? Eksiklikleri, kabahatlerini helallik dilemekle örtmez.
Biz Ramazan ayındayız, bütün siyasi partiler ister bizimle aynı çatı altında bulunanlar olsun isterse bizim muhaliflerimiz olsun, her zaman söylüyorum bu arkadaşlar bizim düşmanımız değil, hasımlarımızda değil, sadece rakiplerimiz. Bizim kanaatimiz o ki bu ülkeyi yönetmekte başarısız oldular. Problemleri çözemediler, Bir beş sene değil bir 15 sene verseniz bu kafa, bu mantık değişmediği sürece bu ülkenin problemleri çözülmez. Bu arkadaşların özellikle bize karşı saldırganlıklarını anlayamıyorum. Bir türlü siyasetin düşmanlık olmadığını, husumet olmadığını sadece rekabet vesilesi olduğunu anlayamadı arkadaşlar. Onun için fırsat bulduklarında sürekli saldırmaya, ellerinden geldikleri kadar kötülük yapmaya çalışıyorlar. Elbet bu depremin üstünden, üstesinden bu millet gelecek. Sizin yanınızda olmak bizim için bir vecibe, bir görev. Bugün ki manzaraya baktığımızda bir sene sonra Türkiye'nin problemlerini bunların çözmesi mümkün değil. Bu mantıkla geldikleri yol belli, yapamazlar çünkü üslupları yanlış, meseleyi ele alışları yanlış. Şundan emin olun biz sizin yanınızdayız. Millet ittifakı 14 Mayısta Allah nasip eder bu milletin desteğiyle iktidara gelirse problemler nasıl çözülür, nasıl ele alınır o zaman yakından göreceksiniz. İş olsun diye bunu söylemiyorum. Hakikatten 11 ilde büyük felaket yaşandı, bunun yanında diğer illerde de sıkıntılı maalesef bir hayat var. Ama bunların üstesinden gelmek sadece lafla değil, sadece biz bu işi çözeriz demekle değil mutlaka meseleyi ele alırken herkesi kucaklayarak kimseyi dışlamadan gelin bunu beraber çözelim demekle mümkün olur" diye konuştu.
İktidara geldikleri zaman depremzedelerden konut ödemesi almayacaklarını vurgulayan CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise, "Bakınız millet ittifakı olarak tek bir şeye kilitlendik bu milletin sorunlarını çözmeye kararlıyız, beraber çözeceğiz, birlikte çözeceğiz. Bir birimizi kucaklayarak, bir birimize sevgi ve saygı göstererek, kul hakkı yemeyerek, altını çiziyorum kul hakkı yemeyerek bu memleketin sorunlarını çözeceğiz. Bunu da söylerken şunu bilmenizi isterim belediye seçimlerinde dediler ki CHP'li belediyelere oy verirseniz şu olur, bu olur diye bir sürü iftira attılar. Ama belediye başkanlarımız seçildi, hiç biri kul hakkı yemedi. Bütçeleri düşmesine rağmen daha büyük yatırımlar yaptılar. Fakirin, fukaranın yanında oldular, garibin gurabanın yanında oldular. Herkese hizmet ettiler ve hiçbir ayrım yapmadılar. Onlardan biri de şu an burada Mansur Yavaş. Beraber hizmet edeceğiz, bu ülkenin sorunlarını çözmeye kararlıyız. Ayrımcılık yoktur bizim kitabımızda. Ve siyaseten bütün insanlara hizmet etmeyi bir onur ve bir gurur vesilesi kabul ederiz. Yeter ki bu ülkede yeter ki bu güzel ülkede, bu güzel vatanımızda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin her evde huzur ve bereket olsun" dedi.
"İnsanlarımız acı içerisinde bunun farkındayız ve bunu biliyoruz. Büyük acılar yaşandığını elbette iyi biliyoruz" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Vatandaşın parası kuru soğana yetmiyor mu dediğim zaman soğanları soğanla alay ettiler. Yardım alanlara makarnacı diye biran anlamda eleştirilir ve dalga geçilirdi. Bütün bunları aşarak açık ve net söylüyorum Allah nasip eder sizlerin oyuyla iktidara geldiğimizde hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir ülke oluşturacağız. Yeri geldiğinde eleştiri yapıyoruz, kendi eleştirilerimizi de yapıyoruz. Yeri geldiğinde kendi hatalarımızı da söylüyoruz. Yeri geldiğinde kusurumuz yanlışımız varsa gel oturalım, konuşalım helalleşelim diyoruz. Çünkü biz insan olarak bir birimize muhtacız. Beraberiz ve birlikte olmalıyız ve Türkiye'nin sorunlarını çözmeliyiz.
Hakkın, hukukun ve adaletin olmasını istiyorsanız 14 Mayıs'ta sandığa gideceksiniz haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana oy kullanacaksınız. O nedenle söylüyorum kul hakkı yiyenlere oy vermeyin. Kul hakkı yiyenlere oy vermek kul hakkı yiyenlere ortak olmak demektir. Bu kadar açık ve bu kadar net söylüyorum çünkü biz millet ittifakı olarak şu sözü verdik, her kuruşun hesabını bu millete vermek bizim boynumuzun borcudur. Sizden vergi olarak alınan her kuruşun hesabını vermek bizim boynumuzun borcudur. Parayı yerinde harcayacağız ve hesabını vereceğiz. Millet için harcayacağız kendimiz için değil. Siyaset zenginleşme aleti değildir. Siyaset halka hizmet etme aracıdır. Geldiler, sizlere söylediler dediler ki sizlere ev yapacağız iki yıl ödemesiz, 20 yıl taksitle yaptığımız harcamaların parasını geri alacağız. Biz millet ittifakı olarak şunu söylüyoruz siz evinizi alırken, dükkanlarınızı alırken 23 ayrı belgede 42 imza vardı. Yani inşaat mühendisinden tutun mimarına kadar, fizik mühendisinden tutun jeoloji mühendisine kadar herkesin imzası var. Sizler sadece tapuya gidip tek imza attınız ben bu evi yada dükkanı satım aldım diye. Dolayısıyla siz devletin güvencesi altında, onun çıkardığı yönetmenlikler çerçevesinde bu bina depreme dayanıklıdır diye yönetmelik vardı, bu dükkan depreme dayanıklıdır dediler sizlere söz verdiler ve sizlerde gittiniz devlete güvenip dükkanı aldınız evi aldınız. Ama deprem oldu ve verilen sözlerin doğru olmadığı o belgelere imza atanlarında doğru imza atmadıkları ve sizler o binalarda hayatlarınızı kaybettiniz, yakınlarınız hayatlarını kaybetti. Şimdi de sizlere diyorlar ki gelin helalleşelim.
Bizler öyle değil bizler şimdi sizlerden nasıl helallik isteyeceğiz evinizi yapacağız, dükkanınızı yapacağız ve sizlerden beş kuruş dahi almayacağız, bir kuruş dahi almayacağız. Sizlere anahtarlarınızı teslim ederken diyeceğiz ki yakınınızı kaybettiniz, ölenleri geri getirmek mümkün değil ama evinizi, dükkanınızı ne varsa yaptık, anahtarlarınızı teslim ediyoruz gelin şimdi helalleşelim. Bizim helalleşmemiz bu şekilde olacak. Bölgeyi biliyoruz, yaşanılan sıkıntıları biliyoruz bunların tamamını çözeceğiz. Efendim para nerede diye soruyorlar, parayı nereden bulacaksın diyorlar, ben yapacağım diyor, 1 yılda yağacağım, 2 yılda ödemesiz diyor, sonra 20 yılda alacağım diyor, bende diyorum ki evet yapacağız zaten yaptık parasını da almayacağız diyeceğiz. Benim söylediğim anayasaya uygun, benim söylediğim insan haklarına uygun, benim söylediğim hakka, hukuka ve adalete uygun. Bunu herkesin bilmesini isterim."