“Ateşten bir çukurun tam kenarında”yız (Âl-i İmrân-103) ve her geçen gün daha da yaklaşıyoruz bizi bekleyen acı hakikate… “Ruhumuz dar bir şeridin içinden sızılarla geçiyor.” (Cahit Zarifoğlu) “Allah’ın (cc) ipine sımsıkı sarıl”maktan (Âl-i İmrân-103) başka çaremiz yok. “Hakikatin, hayrın ve güzelliğin peşinde olacak” (N. Topçu) bir gençliğe ihtiyacımız var. Sağına ve soluna bakmadan ‘Ben Varım!’ (N. Fazıl) diyebilecek kutlu bir gençliğe…
“Dik duran, doğru giden, fırıldak olmayan” (M. Yazıcıoğlu) bir gençlik… “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” (Ziya Paşa) inancında bir gençlik… “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” (N. Fazıl) şuurunda bir gençlik… “Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme”yecek, “Asım’ın Nesli” (M. Âkif) olmaya namzet bir gençlik… “Kökü mazide olan âti” (Y. Kemal) bir gençlik…
“Dün geçti yarın var mı, gençliğe de güvenmem ölen hep ihtiyar mı?” nın (N. Fazıl) şuurunda bir gençlik… “Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır” inancında “Diriliş Muştusu”nu (S. Karakoç) her an, her yerde hissedebilen bir gençlik…
“Gençlik böyledir işte, gelir ve geçer” in (C. Sıtkı) farkında bir gençlik… “Başkasının günahına ağlayan” (Vehbi Vakkasoğlu) bir gençlik… “Gül yetiştiren” (Rasim Özdenören) bir gençlik. “Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sada imiş” (Bâkî) bilincinde bir gençlik… “Gün ikindi, akşam olur; gör ki başa neler gelir” (Âşık Veysel) teslimiyetinde bir gençlik…
Dünyanın değişik bölgelerinde sıkıntılar içinde hayatta kalma mücadelesi veren Müslüman kardeşlerine dualarını eksik etmeyecek bir gençlik… Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Peygamber’in sünnetini hayatının tam merkezine yerleştirecek bir gençlik… “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü hoş gör”ecek (Yunus Emre) bir gençlik…
Anneye, babaya asi olmayacak bir gençlik… Dünü unutmayacak, bugüne sahip çıkacak, yarına umutla bakacak bir gençlik… “Ben” değil “Biz” diyebilecek bir gençlik… Leyla’ya Mecnun, Arzu’ya Kamber, Şirin’e Ferhat olabilecek bir gençlik… Güle bülbül, ateşe pervane, âşığa maşuk bir gençlik…
Hakikat ile dalaleti, iyilik ile kötülüğü, doğru ile yanlışı hiç tereddüt etmeden ayırt edebilecek bir gençlik… ‘Dicle’nin kıyısında otlayan kuzu’nun sorumluluğunu üstlenebilecek bir gençlik… Okuyacak, üretecek, insanlığa faydalı olacak bir gençlik…
Tarih şuuruna, coğrafya sevdasına, irfan deryasına sahip bir gençlik… Hikmetin peşine koşacak, ilim talep edecek dindar bir gençlik… “Eline, beline, diline hâkim ol” acak (Hacı Bektaş-ı Veli) bir gençlik… Millî ve manevî değerlerine sahip çıkacak bir gençlik…
“Kolaylaştıran, güçleştirmeyen; müjdeleyen, nefret ettirmeyen” bir gençlik… ‘İki günü bir olan ziyandadır’ın farkında bir gençlik… İnançlarından taviz vermeyen, yalan söylemeyen, iftira atmayan, gıybet etmeyen bir gençlik… Zamanın kıymetini bilen, her anını mukaddes gayelere harcayan bir gençlik…
“Önce ahlak ve maneviyat” (N. Erbakan) şuurunda bir gençlik… “Bir elinde Kur’an, bir elinde bilgisayar” (M. Yazıcıoğlu) olan bir gençlik… “Oku, düşün, uygula, neticelendir” in (R. T. Erdoğan) gayretinde bir gençlik. “Ye’is günahtır, ümit ibadettir.” (N. Topçu) bilinciyle hareket eden bir gençlik. “Koştukça nefesi açılacak ve ‘hakikat’in türküsünü söyleyip buradan göçecek. ‘Hakikatin şahitleri’ olmak şerefiyle de mutmain olacak.” (Mürsel Sönmez) bir gençlik.
“Anadolu irfanını ve ümranını ihya etmek için kültürel şuur seferberliği başlatmak” gayesiyle (İbrahim Kalın) “Bize kalmayacak dünya için bize kalacak günahlar biriktirmekten (Malcolm X) uzak durup “Boş adamlardan, boş sözlerden, boş işlerden, boş hayallerden ve boşa nefes tüketmekten vazgeçip (Halil Kantarcı) ‘Bismillah’ demeli. Şimdi tam vakti…”
İbrahim Kaya
Kaynak: Dünyabizim.com