Bayan, dünyayı yeniden çizmenin vakti geldi!
Fırça darbelerimizi korkusuzca savurmalı, renklerimizi hayatın en kuytu köşelerine kadar yaymalıyız.
Bilin ki karanlığın zırhını delercesine parlayan gözlerinizi sevdim.
Bu yüzden, uyurken nöbet tutmayı değil, gözlerinizi açık tutarak uyanık kalmayı tercih ederim yanınızda.
Sizi tarihin kırık aynasına bakmaya davet ediyorum bayan!
O aynadan yansıyan suretlerimizde birer isyan çizgisi olmalı.
Unutulmuş toprakların üzerine kazımalı ismimizi, susturulmuş dillerle haykırmalıyız özgürlüğü.
Her sessizlikte yankılanan bir çığlık olmalı varlığımız.
Ve size ait olan her şey, toprak gibi, su gibi benim de olmalı.
Kavgamıza kanatlar ekleyelim bayan!
Herkesin unuttuğu bahçelerde devrimin çiçeklerini büyütelim.
Herkesin sustuğu sokaklarda şarkılar söyleyelim.
Cesaretimiz, bir çocuğun ilk adımı kadar masum ve bir yangının alevi kadar güçlü olsun.
Ellerinizi tutayım ve onlara gezegenin nabzını anlatayım.
Bütün yıldızların haritasını çizelim birlikte, gecenin karanlığını bizim ellerimizin ışığı aydınlatsın.
Ben bu aşkın devrimcisiyim bayan!
Bir kıvılcımı, bir alev topuna dönüştürmek için buradayım.
Kalbimi silah gibi doğrulttum bu hayata; düşmana umut, dostlara cesaret vermek için...
Her kurşun, her adım, her kelime bir başkaldırı olsun...
Ve eğer bana inanmak isterseniz, bir çocuğun gülüşüne bakın.
Orada, sizinle omuz omuza çarpışan bir yüreğin izlerini göreceksiniz.
Sizi, dünyayı paylaşmaya davet ediyorum bayan.
Topraktan gelen ekmeği, gökyüzünden süzülen yağmuru, bir çiçeğin kokusunu birlikte çoğaltalım.
Biz bir rüzgârın iki farklı yönüyüz; ayrı gibi görünüp aynı noktaya varan.
Rüzgârımıza direnmeye cesaret eden ne varsa süpürüp götürelim.
Hadi bayan, haritamız genişlesin! Ellerimizle fethedelim karanlıkları ve kalbimizle yazalım tarihimizin yeni destanını.
Aşk, bize yoldaş.
Yola revân olalım...