Sizden Gelenler

Sizden Gelenler

Kur'ana Göre İnsan Tasnifi / AHMET TAPAN

Yirmi birinci yüzyılın sözüm ona medeni ve uygar insanları, sonu gelmez bir şekilde diğer insanları gruplara ayırarak kendince bazılarını gereğinden fazla yüceltirken bazılarını da aşağılamak suretiyle yermektedir. Her iki durumun da sorunlu olduğunu söylememe gerek yok zaten. Bunu yaparken kendisine dayanak olarak ırk, mezhep, din veya coğrafyayı alabiliyor. Ben işin bizi, yani Müslümanları ilgilendiren boyutuna biraz değinmek istiyorum.

Kuran, Bakara Suresinde insanları; mümin, kâfir ve münafık olmak üzere üç gruba ayırıyor ve bunların özelliklerini ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.

Burada dikkatinizi bir şey çekti mi bilmiyorum, Yüce Allah, bu şekilde sınıflandırma yaparken ırk, dil, mezhep, coğrafya vs. gibi şeylerle değil de sadece inanç boyutuyla ilgili ayrım yaptı. Yani neye iman ediyorsun ve bu imanında ne kadar samimisin. Ümmet olarak dağılmışlığımızın, fevç-fevç bölünüp etkisiz olmuşluğumuzun nedeni bu değil de nedir? Madem Yüce Yaratıcımız bizleri bu şekilde tasnif etmiş biz niye bunu bırakıp başka tasniflere ihtiyaç duyuyoruz. Eğer iman iddiamızda samimi isek kesinlikle başka bir ayrıma tenezzül etmeden mümin kimliğiyle İslam şemsiyesi altında hür ve eşit haklara sahip kardeşler olarak yaşama kabiliyetini gösterebilmeliyiz.

Bunu yapabilirsek bizden sonraki nesillere çok güzel bir miras bırakmış olacağız. Allah biz Müslümanları Hucurat suresi 10. Ayette   ‘kardeş’ ilan ediyor. Ayrıca “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar. Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr66. ” buyuruyor peygamber efendimiz.

Peki durum bu iken bizler niye kendimizi mensubu olduğumuz dernek, sendika, cemaat, mezhep vs. ile övüp diğer kardeşlerimizi hor ve hakir görüyoruz. Neden tek vücut olamıyoruz. Kardeşlerimiz dünyanın birçok yerinde zulüm, işkence,  savaş ve açlık çekerken biz niye başımızı yastığımıza rahat ve huzurlu bir şekilde koyabiliyoruz. Çünkü önceliğimiz dünyalık nimetler olmuş. Bu nimetleri kaybetme korkumuz ve bunları elde tutma arzumuz o kadar güçlü ki İslam coğrafyamız yangın yeri olmuş çok da önemli değil maalesef. Müslümanlar birdir ve müminin tek bir tanımı vardır ve müminler ancak kardeştir. Bunun yanı sıra, iyi /kötü kafir veya iyi /kötü münafık olamaz. Bu konuda duruşumuz net olmalı.

Tam da burada önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. İslam’ın altıncı farzı olarak bilinen ‘emribil maruf nehyi anil münker’ yani iyiliğe sevk kötülükten sakındırma işini yaparken kuranın bu tasnifini göz önünde bulundurmalıyız. İnsanları biricik olan Allaha ve İslam’a çağırmalıyız. Fakat insanları cemaate, derneğe, cemiyete vs. çağırırsak hem İslam’a hem de karşımızdaki insana haksızlık etmiş oluruz. Çünkü bizim bu çağrımıza kulak veren insan, cemaati ya da derneği dinin özü sayacak ve yanlış bir girdabın içine girmiş olacak.          

Sözlerimi müddessir suresi ilk 3. Ayetiyle bitirmek istiyorum.’Ey örtünüp bürünen. Kalk da uyar. Rabbini yücelt’.Gayemiz sadece Rabbimizi yüceltmek olmalı başka şeyleri değil.

Allaha emanet olun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar