Seçimler yaklaşıyor, siyasi atmosfer yavaş yavaş ısınıyor. Bu arada genç aday adayları da çalışmalarına hız vermiş durumdalar. Aday adaylarının çalışmalarına, konuşmalarına ve sosyal medyadaki paylaşımlarına baktığımızda eski usul çalışma yapanlar olduğu gibi yeni vizyonla geleceğe umut veren çalışmalar da vardır. Şimdiden hapsine başarılar dilerim. Eskiden iki aile yarışıyordu, şimdi adaylar çoğaldı. Umudumuz bundan sonra eski siyasi alışkanlıklarla sürdürülen bir seçim değil, yeni vizyon ve perspektiflerle yapılacak bir seçim yarışıdır.
Geleceğe bir umut aşısının yapılabilmesi için aday adaylarımızın duruşu da son derece önemlidir. Yerel siyasette aday adaylarının bir takım sihirli değneklere değil, bizzat kendi özgüvenlerine dayanmaları gerekir. Parti genel merkezlerinde etkili olan dayı, amca, aşiret, kabile ve manevi büyüklerin etkisiyle adaylığı kapmanın peşine düşmemeli, halkın teveccühüne mazhar olmaya çalışılmalıdır. Yönetimde yapılabilecek projeler ve bu projeleri hayata geçirecek ekipman ve kadrosuyla halkın karşısına çıkılmalı ve neler yapılabileceği anlatılmalılar.
Sahte söylemlerle seçim öncesi her şeyi tozpembe gören iddialar ve yalandan verilen sözlerle kimse bir yere varamadı ve bundan sonra da bir yere varamayacak. Yalan ve sahte vaatlerde bulunanlar sadece memlekete zaman kaybettirmiş olurlar. Gün be gün her şeyin değiştiği, baş döndürücü bir hızla gelişmelerin yaşandığı günümüzde halka zaman kaybettirmenin bir anlamı olmasa gerek. Ehil olan elini taşın altına koymalı, ehil olmayan yerine oturmalıdır. Partilerin elinde sihirli değnek yoktur ki en iyi adayı seçsin. Ağzı laf yapan, kendini anlatabilen, bir yerlerden himmet bulan öne geçiyor. Aday adayları seçim öncesinden daha ziyade seçim sonrasında kazandığı takdirde neler yapabileceğini ortaya koymalıdır. Çocuklar kendilerine verilen vaatlerin yalan olduğunu bildiği halde bazen verilen söze inanır gibi yaparlar. Unutmayalım artık halk sahte vaatleri fark ediyor. İnanıyor gibi yapsa da sahte vaatlerin farkındadır. Dürüst davranmak, yalan vaatlerden uzak durmak ahlaki bir sorumluluktur. Aday veya aday adaylarının yalandan bol vaatlerine inanmak ve onların peşinden gitmek kendi kendini kandırmaktır.
Vatandaşa düşen, siyaset yapan insanların profilini-şahsiyetini gözden geçirmektir. Aday veya aday adayları bir vizyona sahip midir? Şehrimize ve bölgemize bir faydası olabilecek mi, yoksa bu kişi sadece etrafında toplanan bir zümre ve kendi kabilesi için mi çalışacak? Dünya değişti, aile, zümre ve kabile hatırı için memleket feda edilemez. Birilerinin egolarını tatmin etmelerine müsaade edilmemelidir. Hangi parti olursa olsun adaylar seçilirken mutlaka liyakat aranmalıdır. Birilerinin hatırı için aday seçimi olmaz. Bunları söylüyoruz fakat adaylar belirlendiği zaman hayal kırıklıkları da yaşanabilir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri belediyecilik tarihi az çok bilinmektedir. 80 yıl boyunca bu ülkeyi yönetiyor gibi görünüp de bu ülkeye zarardan başka bir şey vermeyen zihniyete artık prim vermemek gerekir. Siyaset, seyislikten gelir. Bugün seyislikten anlaşılan halka hizmettir. Sağımıza solumuza bakalım, siyasi reklamların yoğun olduğu zamanların dışında halka hizmet etmeye çalışan, hak için hakikat için çaba sarf eden kim var? Yaptığı işi dürüst bir şekilde yapan biri mi, değil mi? Halkla beraber olan biri mi? Yoksa insanları, önünde el pençe divan durmasını isteyen, insanları hor ve hakir gören biri midir? Hak ve hakikatin yanında olmayan, insana değer vermeyen bir adayı (en yakınımız dahi olsa) sırtımızda taşıma mecburiyetimiz yoktur.
Geleceğe bir umut, selam ve dua ile.