Kur’an ile Terapi Olma

İsmet Tanrıverdi

Kur'an, yaşayanlar için bir rehberlik ve hayat kitabıdır. Dolayısıyla Kur'an'ın her okuyuşu bir terapi içerir. Yaklaşım niyetimize göre Kur'an anlam zenginliği sunmaktadır. Muhatabı insan olduğu için ilkönce insan için teşhis ortaya koyar. Çeşitli tahlil ve tetkiklerden sonra tedaviye başlar. İnsanın röntgenini, emarını  ve EKG 'sini çekerek, sağlam bir kalbe ve zihne sahip olup olmadığını (bilinç, akıl, irade) tanısını ortaya koyar.Yani insanın psikolojik( ruhen) ve zihinsel (aklen) dünyası arasındaki ilişkileri hakkında bilgiler sunar ve böylece iç dünyamız ile dış dünyamız arasında organik bağ kurmamızı sağlar.

Kur'an okunmalıdır. Ama anlayıp yaşamak için okunmalıdır. Böylece Kur'an'ın okunup okunmamasından ziyade bizi neye dönüştürdürdüğü önemlidir. Her insanın içinde bir “firavun” bir de “Melek” olma tarafı vardır. Yani her  insan kusur işleyebilir bir varlıktır. İnsanın içindeki firavun kusurlarını kolay kolay kabul etmez. Kendisini kusursuz zanneder. Bunun için hatasızlık terapisine ihtiyaç gerektirir. İyi insan kusurlarını kabul eder. Kusurlarını düzeltmek için tövbe eder ve düzeltmeye çalışır. Hatayı yapmayan sadece ölüler ve meleklerdir. Zaten melek olmamız da beklenemez. İnsan muhakkak günah işler. Önemli olan bunun farkında olup terapi olmaya razı olmaktır.  Bu anlamda Kur'an kibirle, haksızlıklarla, kusurlarla vs. mücadele etmemizi emreder ve içimizdeki iyilik tarafımızı güçlendirmemizi ister.

Kur'an ilk ilk terapi olan insandır. Kur'an'ın ilk muhatabı ve okuyanı sevgili peygamberimizdir. Dolayısıyla peygamberimizin ilk terapisi Hira mağarasında başladı. İlk vahyin kendisine gelmesiyle şok geçirmiş ve hayatında değişim başlamıştır. Daha sonra  ilk önce iç terapisi Müzemmil  süresiyle gece olmuştur. "Geceleyin namaza kalk! Gecenin yarısında bu vakti biraz öne veya biraz ileri de alabilirsin Kur'an'ı tane tane hakkını vererek oku (2-4 ayetler). Doğrusu biz sana taşınması zor bir söz vahyedeceğiz (5 ayet). Rabbinin adını an, bütün varlığınla ona yönel" (8. ayet).Kur'an bu ayetlerle peygamberimizin iç dünyasını, ruhunu ve zihinsel olarak resetleyip yeni format attırdı. Bilinç altından, bilinç üstüne misyonunu anlattı ve harekete geçmesini istedi.

Ardından Kur'an, Müdessir süresiyle sevgili peygamberimizin gündüz vakti dış terapisi başladı. Topluma çıkmasını, onları muhatap alarak bireysel ve toplumsal değişim başlatmasını ve onları terapi olmaya çağırmasını istedi. "Kalk ve uyar. Sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir” (2-3 ayetler) diyerek peygamberimizin vizyon ortaya koyma görevi başlandı. İlkönce terapiyi batıla karşı değil kendi yakınlarından başladı. Amcasına karşı, atalar dinine karşı savaşmakla başladı. Daha sonra arkadaşlarını, akrabalarını ve ümmetini terapi etti. Tüm gelenekleri, ayinleşen adetleri ortadan kaldırdı. Ümmetini karanlıklardan aydınlığa çıkaracak kurtuluş reçetesini sundu. Böylece terapi olan ilk Müslümanlar yaşayan birer Kur'an oldular.

Buradan hareketle Kur'an, Müslümanlar ve insanlar için rehber ve hayat kitabı olmuştur. Onu doğru anlamda anlayarak okuyan ve yaşayan her insana hidayet kitabı olmuştur. Dirilere hitap eden Kur'an, ölüleri terapi etmez ve ölülere hiçbir fayda da sağlamaz.

Kur'an,  gereği gibi anlamını bilerek okuyan her insana bambaşka bir bir dünya sunarak terapi eder. Hayat müfredatımız olan Kur'an'ı okumak, anlamak ve yaşamak temel amaç olmalıdır. Yüce yaratıcı Kur’anlar hayat irtibatımızı kesmememizi öğütlemiştir. Kur'an'ı kendi yaşantımıza uydurmak yerine nefsimizi Kur’an’a uydurarak yaşamamızı istedi. "Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür. Ondan sorumlu olacaksınız” (Zuhruf:44).

Toplum için navigasyon görevi gören Kur'an, kendisinden uzaklaşan toplumlar ifsad olmuş; asabiyet ve gücün esiri olmuşlardır. Tefrika ve ayrılıklar artmıştır. Toplumsal bunalımlardan kurtulmak, ittifak ve ittihadı yeniden sağlamak için çıkış yolu olarak tek başımıza kalksakta Kur"an ile terapi olmalıyız.   "Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir"(İsra: 179). Heyecanımızı ve dinamizmi diri tutar. Akletmemize  (aklını, kalbini, vicdanını, iradesini kullananlara) kılavuzluk eder.

"Kullarım sana beni sorarlarsa, bilsinler ki; ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasına icabet ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar"( Bakara:186)

Kadir Geceniz mübarek olsun.