Kâhta’da sürücülerden, yollardan ve hızla artan nüfustan kaynaklı birçok trafik sorunu ile karşı karşıyayız. Bundan dolayı sık sık maddî hasarlı ya da çoğu zaman yaralanmalarla bazen de maalesef ölümle sonuçlanan kazalar meydana gelmektedir. Peki, özellikle şehir içinde meydana gelen trafik kazalarının özeldeki sebepleri nelerdir? Gelin, bunun üzerinde biraz kafa yoralım.
Bilindiği üzere depremden sonra özellikle Adıyaman’dan ve çevre illerden, köylerden Kâhta’ya ciddi bir göç oldu. İlçenin nüfusu bir anda ikiye katlandı, diyebiliriz. Bu göçle beraber ilçe merkezindeki özel araç sayısı ve servis araçlarının sayısı arttı. Böylelikle trafik yoğunluğu da hâliyle arttı. Hızlı akan trafiğe alışık olmayan sürücüler maalesef zaman trafik kazalarına neden oluyor. Özellikle köylerden gelen sürücülerin bu trafiğe alışması yılları alacak.
Trafik yoğunluğunun bir diğer nedeni ise çevre yollarının az olması ve istenilen düzeyde olmaması. Her ne kadar son yıllarda ilçenin güneyinde ve kuzeyinde çevre yolları açılsa da sorunu çözememiştir. Özellikle yolların istenilen kalitede ve genişlikte olmaması ayrıca özellikle güneydeki çevre yolunun istenilen güzergâhta olmaması sürücüler tarafından beklenildiği gibi tercih edilmemektedir. Güneyden açılan çevre yolunun Afet Evlerin olduğu bölgeden çıkarılması öncelikle benim gibi birçok vatandaşın da beklediği bir güzergâh değildi. Bu çevre yolunun hizmete açıldığı dönemde de “Çevre yolları yapıldığında ilçenin en azından on on beş yıllık geleceği göz önünde tutularak yapılmalı.” demiştim. Günü kurtarma hesabıyla yapılan projeler maalesef kâr değil zarar getirir. Hatta bu çevre yolunun Afet Evlerden Ariket’le bağlanan kısmı, köprüsü maalesef tam bir mühendislik fiyaskosu. Birden alçalan yol, birden daralan yol, birden genişleyen yol, birden her yerden çıkabilecek araçlar, trafik levhalarının olmayışı ve hangi aracın ne tarafa gideceğini ancak önsezilerinle hissedebileceğin yollar. Bütün bunlar beraberinde trafik kazalarını da getirmektedir. Ancak bahsi geçen çevre yolu Bağlar ve Ortanca’dan Küçük Sanayi Kavşağı’na bağlansaydı ve istenilen kalitede, genişlikte olsaydı daha güzel olmaz mıydı?
Şehir içi trafik yoğunluğunu belirleyen bir diğer sıkıntı ise caddelerin istenilen kalitede olmaması ve çukurların, kasislerin, tepeciklerin haddinden fazla olmasıdır. Bir caddede 30-40 metrede bir neden kasis olsun? Neden bir caddede onlarca tepecik, çukur olsun? İlgili mühendis bana bunu açıklasın. Zaten caddeler düzgün değil, zaten yeterince çukur var… Bunlara ne gerek var? İsteyen vatandaş evinin önünde çukur kazabiliyor, tepecik yapabiliyor. Ya da yolda bir çalışma yapılıyor ve çalışmadan dolayı kazılan çukur yıllarca öyle kalabiliyor. Bunu denetleyen bir kurum yok mu ya?..
İlçe merkezi yani çarşı diye tabir ettiğimiz caddelere özellikle saat 15.30 -18.30 saatleri arasında girmek ve çıkmak gerçekten cesaret istiyor. Biraz daha yoğun olan yerleri özelde söylemek gerekirse Eski Adliye Saray’ından METEM’e giden cadde, Otogar’a giden cadde, Fatih Parkı’na giden caddenin her iki tarafı, Yüzüncü Yıl Parkı’nın doğu cephesi, Kubilay İlkokulu’nun karşısı ile Eski Kaymakamlığa giden cadde, Eski Çarşı’dan Aktaşlar Kuyumcu’ya çıkan kısım, İş Bankasının önü, İMKB Anadolu Lisesinden Atatürk İlkokuluna kadar gelen bölge… Bir de servis şoförlerinin kırmızı ışıklarda genelde durmadığı Küçük Sanayi Kavşağı… Buraların yoğun olmasının belki de en önemli sebebi düzensiz park ve kural ihlalleridir. Caddelerin her iki tarafına yapılan parklar caddeleri daraltmakta ve trafiğin hızını düşürmektedir.
Bütün bunlara kural tanımayan saygısız sürücüler de eklendiği için trafik çekilecek durumda değil. Çarşıda rastgele park edeni mi diyeceksin, kırmızı ışıkta geçeni mi diyeceksin, yolun ortasında dörtlüyü yakıp duranı mı diyeceksin?.. Dörtlüyü yaktı mı kendisini trafikte dokunulmaz hâle geldiğini ve her kuralı çiğneyebileceğini düşünen cahiller var. Velhasıl durum hiç de iyi değil. Bir de üstüne son zamanlarda sonradan görme dediğimiz bazı ailelerin şımarık gençlerini de eklediğimizde trafiğin iyice iğrençleştiğini hepimiz görürüz. Şunu unutmayın sizin çocuğunuz başkasının hayatına mal olursa bu hem sizin hem de çocuğunuzun hayatına da mal olur.
Bunun çözümü öncelikle hepimizde. Öncelikle kendimizi, eşimizi, çocuğumuzu, kardeşimizi, arkadaşımızı, öğrencilerimizi, çalışanlarımızı düzeltmeliyiz. Bir de kurumların atması gereken adımlar var. Caddelerin kaliteli malzemelerle asfaltlanması gerekiyor. Kaldırımların boşaltılması gerekiyor. Caddelerdeki kasislerin belli bir sistemle ve kurumların denetiminde yapılması gerekiyor. Kurallara uymayan sürücülerin gözünün yaşına bakmadan en yüksek cezadan cezalandırılması gerekiyor. Çevre yollarının arttırılıp beklenilen güzergâhlarda açılması gerekiyor. Ayrıca fahri trafik müfettişlerin de sayılarının acilen artırılması gündeme gelebilir.
Özetle daha yaşanabilir bir şehir için hepimize çok iş düşüyor.