İyi ve güzel olan, içimize dokunan her eylemin veya faaliyetin dünyada birer tohum olduğu, yeşerdikçe daha ulvi ve iyilik ruhuna sahip nice nesillerin mimarı olunabilir.
Kalp, meftun aşkı merhamet ile sarmalanır.
Merhamet ise, hayatın her anında ve alanında hüküm sürer, iyilikle, bam tellerine dokunan naif dokunuşlarla.
Merhametin sürmediği ya da sürmesine müsaade edilmediği her zerrede, topraktan zalim doğar.
Asırlar bunları anlatan efsanelerle ve hikâyelerle doludur.
Bir birey, temellerini inanç dürtülerinden uzak, merhamet ve iyilik türevlerini teşkil eden örneklerden ırak, dürüstlük ve adalet gibi kırmızı çizgilerin hakkaniyetlerinin farkında olmayarak yaşayıp, temellenirse, o temel ilk sarsılışta tuzla buz olur. Kötülüğün sadece tohumu olmak ile de kalmaz!
Etrafımıza baktığımız zaman, iyilik namına neredeyse çok az şeye şahit oluyoruz. Zamanın kıskacı arasında kavrulan insanların kaygı olarak benimsediği alanların yoğunluğu, bam tellerine dokunan kıvılcımları unutturduğu gibi gereksiz de kılıyor.
Değerimiz olmayan, alışmış olmadığımız birçok ters eğilim olağan bir şekilde olağanlaştırılıyor.
Kötü endeksli yönelimler bu denli hızlı yayılırken, iyiye ram olmuşların durağan bir hayat sürerek kötüyü ve kötülüğü çoğaltığının farkında mıdır acaba?
Hani diyordu ya “Beni kötülerin zulmü değil, iyilerin sessizliği korkutuyor”.
Sus pus olduğunuz bu zamanda, sürece sadece hayatınızı ikame etme dürtüsünde devam ediyor oluşunuz, günbegün çoğalan, hukuksuz olduğu gibi kötünün türevi olan faaliyetlerin bir gün sizlerin de özgürlük alanına girmeyeceğini mi düşünüyorsunuz?
Daha bugün, okuduğum kitabın sayfaları arasına sıkıştırılmış, zihinde canlandırılabilecek kıvamda erotik bir betimleme vardı!
Olağanlaştırma diyoruz, #okumakayrıcalıktır hashtagi takarken herkes okusun umuduyla yapıyoruz. Ama bir de okunduğunda bunlara maruz kalma ihtimali var, ilk etapta şaşırıp utanacak. Ama birkaç defadan sonra sıradan bir hal alacak. Ve bunu on üç yaşında ki çocuğunuzun okuduğu varsayın.
Hümanizm, sosyalizm veya komünizm ne kadar insancıl bir düşünce olarak empoze edilmeye çalışılsa da okumuş, bilinçli bireyler tarafınca, arka planda hüküm süren hükümlerin ne olduğu çok açık. Hiçbir zaman Müslüman bir yaşam tarzının yerini almaya cüret edecek kıvamda değildir, asla olamayacaktır da.
Bu tür eğilimlerin, İslam ve değerlerini basitleştirip, insanların yüreğinde yer edinen bu tarzı, zaman içerisinde, kısım-kısım, farklı nefsani içgüdüsel dürtüler ile bu sefer kıymetsizleştiriyor.
En sademize, en sevdiğimize bulaşmışken, her alanımızı bir şekilde zapt etmişken durmak, üretmemek, karşı durmayı başkalarından beklemek, inancımıza ait değerleri alelacele gündemimize almamak ve hala sessiz kalmak… Acizliğin en dibi olmak ile beraber, zalimin yaşam kaynağı oluyoruz.
“İyi ve güzel yapılmış” bir faaliyetin veya imarın ya da eylemin, bizim düşüncemizce/partimizce/STKmızca/ derneğimizce yapılmış olmaması, bizleri o harikulade faaliyete karşı taktir etmekten geri bırakmamalı. Ki bırakıyorsa, köşe bucakta yerip kötülemekten geri durmuyorsa, kötünün bir diğer şekli olarak can buluyor.
Öncelikle genel olarak Müslümanız, Müslümanın diğer adı ise “iyi insan” demektir.
Şunu da söyleyebiliriz: İnsanlığımız azala azala Müslümanlığımız çoğalmaz. Müslümanlığımız insanlığımıza yeni güzel boyutlar kata kata daha emek verilmiş Müslümanlık haline gelir.
Şu da söylenebilir, Müslümanlık zaten en iyi insanlık demektir. O zaman Müslüman dediğimizde de ayrıca iyi insan diye bir şeyin altını çizmeye gerek yok.
İyi insan demek ise, sadece yaşlı amcayı/teyzeyi karşıdan karşıya geçirmek, halı saha maçında kimse görmediği halde eline değen top sonrasında dönüp top elime değdi demek, uçurtmalar uçurmak, hayvanlara oldukça sevgi ve merhamet beslemek veyahut aile efradına adalet, dürüstlük ve merhamet ile muamele etmek değildir değerli İnsan.
İyi insan, evinde oturup kitabına sarılan, olanlara karşı oldukça eleştirel bir söylem ile sosyal mecrayı cümle ve harflerin ihtişamına boğan, birkaç dost sohbetinde ülke yıkıp ülke kurmak, inanın alıştırılmış olduğumuz acizliğin bir diğer halidir.
İyi insanın asıl tanımı;
Haksızlık karşısında cesur olmaktır. Var olan zulme en harbi duygularla dur diyebilmektir.
Kendi değerlerinin yozlaşmaya yol olduğu bir zamanda değerlerine sahip çıkıp, onları yok’a ram eden müptezellere karşı bilinçle, edeple karşı koyup, hak olanı sadece haykırarak değil en etkili eğitim yoluyla anlatıp, değerlerini korumak yolunda her türlü engeli aşmak ile mükelleftir.
Çevresinde şahit olduğu zalim amir ve yöneticilere, zalimlik etmenin fırsatını vermemektir.
Gençlerimizi yok eden uyuşturucu, şehvet ve kolay kazanıma alıştıran tüm alanlara karşı durup mücadele etmelidir.
İyi insan olmak korkmamaktır!
İyi insan (Müslüman) asla aciz değildir.
En azından kötüden, daha güçlü bir olgusu vardır.