Turizmin bir ülkenin ekonomik bütçesine yadsınamayacak katkılar yaptığı ve halkın sosyal, kültürel yapısının da turizmin etkisiyle değiştiği bilinmektedir.
“Bacasız Sanayi” olarak tanımlanan turizmin nimetlerinden faydalanmak için biz Adıyamanlılar geçmişten beri çok çaba sarf ediyoruz. Sözgelimi Kâhta Kommagene Festivali, yapılan oteller, çeşitli etkinlikler…
Son yıllarda ise özellikle tanıtım günlerine ağırlık vermeye başladık. Şehrimizi tanıtmak için bir sürü malzemeyi yanımıza alıp Antalya’nın, İstanbul’un yolunu tuttuk ve tutmaya devam ediyoruz. Peki ne yapılıyor bu tanıtım günlerinde?
Bütün hemşehrilerimiz buradan kalkıp oraya gidemediği için velhasıl merak etmiş olanlar vardır diye özetle bu günlerin içeriğinden bahsetmek istiyorum. Alandaki stantlar tanıtımı yapılan ilin kurumlarına ya da firmalarına tahsis edilir.
Kurum temsilcileri stantlarını ziyaret edenlere küçük ikramlarda bulunur veya küçük yöresel hediyeler verirler. Firmalar ise gelen ziyaretçilere ürünlerinin tanıtımını yaparlar ve ürünlerini satmaya çalışırlar. Diğer taraftan halaylar çekilmeye, davullar çalınmaya devam eder.
Günün belirli saatlerinde ise sanatçılar gelen ziyaretçilere konserler verir. Genellikle format budur. Diğer taraftan alanı genellikle Adıyamanlılar ziyaret eder. Dışarıdan gelip ziyaret edenlerin oranı hemşehrilerimize göre çok düşüktür. Medyadan tanıtım günlerinin haberini alan çok az yabancı meraklı kişi bu tür alanları ziyaret etmektedir.
Zaten büyükşehirlerde yaşayanların geneli iş yoğunluğundan ve trafikten dolayı bu gibi alanlara genelde hafta sonu gidebilmektedir. Bana göre bu tanıtım günleri “Hemşehri Günü” öteye gidememektedir. Yıllardır göremediğiniz bir hemşehrinizle orada karşılaşabiliyorsunuz.
Peki, bu tür günlerin bir şehrin tanıtımına katkısı olur mu? Olur, ama bu beklentilerimizi karşılayacak düzeyde olmaz. Tanıtım günleri, kitap fuarları vb. organizasyonların biraz daha ses getirmesi ve sahiplenmesi için o ilin önemli sanatçılarının, yazarlarının, şairlerinin, çeşitli alanlarda o ille ilgili eserler ortaya koyan aydın insanların da davet edilmesi gerekir. Hatta hazırlık aşamasında bu insanlardan fikir alınması gerekir, diye düşünüyorum.
O şehrin sevdalısı olan kimseyi küstürmemek lazım. Sözgelimi Adıyaman’da yapılan kitap fuarına hemşehrimiz Şair, Yazar, Prof. Dr. İsmet Emre gibileri davet edilmemişse ya da hep aynı isimler geliyorsa durup düşünmek gerekir.
Her şeye rağmen bu tür organizasyonların şehirlerin tanıtımına ciddi katkı sağlayacağını düşünmüyorum. Kısa süre zarfında görsel veya yazılı medyada birkaç haberiniz yapılabilir. Ama bu kitlelerin kentinize gelmesi için yeterli etkiyi bırakmaz. Hatta bu tanıtım günleri yerine üç beş tane Youtuber Adıyaman’a çağırın daha az parayla daha iyi bir tanıtım yaparsınız…
Peki, yaşadığımız şehri tanıtmak için neler yapabiliriz?
İnsan bir şehre girdiğinde ilk manzara çok önemlidir. Maalesef şehrimizde bazı manzaralar bir turizm kentine yakışmıyor. Yol kenarlarında dizilmiş çeşitli iş makineleri, lastikler, yıllardır temizliği yapılmamış çeşitli noktalar, çöpleri toplanmayan mesire alanları, cam şişelerden ve çöplerden geçilmeyen baraj sahilleri, yıllar önce yapılmış bir çalışmadan sonra arta kalmış taşlar, beton parçaları, kum yığınları…
Bana göre hafızalarda güzel bir algının bırakılması ve bizlerin de kentimizi çok sevmemiz için öncelikle bu manzaralardan başlamamız gerekiyor. Ardından dünyada veya ülkemizde marka haline gelmiş şehirler neler yaptıysa bizler de benzer faaliyetleri yapabiliriz. Elbette farklı tanıtım yollarına gitmemiz için öncelikle Adıyaman’da yıllardır bütün tanıtım komisyonlarına giren arkadaşlarımıza bir plaket ve yemekle teşekkür edip onların yerine yeni bir ekip kurmalıyız. Çünkü onlar ellerinden geleni yapmışlardır. Bayrağı artık başkalarının devralmasının zamanı gelmiştir.
Bizim yeni fikirler için yeni beyinlere ihtiyacımız var. Ardından Adıyaman’a dışarıdan gelenlerin çabuk benimseyecekleri ve sahiplenecekleri etkileyici bir slogan bulmalıyız. Yine şehrimizi iyi pazarlamak ve elimizde ne varsa onu en iyi şekilde sunmak için gerekli çalışmalara başlamalıyız. Bunun için ilde kurulacak bir tanıtım ekibi dışında her ilçede de tanıtım ekipleri kurulmalı ve konuyla ilgili birer eylem planı hazırlanmalıdır.
Sözgelimi Kâhta’da Nemrut Dağı, Cendere Köprüsü, Baraj Sahili, Kâhta narı, Kâhta bademi, yöresel yemekler en iyi şekilde nasıl pazarlanabilir? Yani önce şehrin sahip olduğu doğal, tarihi, kültürel, ticari, sanat ve eğlence varlıklarının analizi yapılır. Ayrıca her ilçe dışarıdan nasıl ziyaretçi alabilirim, derdine düşmelidir. Sözgelimi Kahta’da insanların yüzebilecekleri ve balık-ekmek yiyebilecekleri güzel bir sahil projesi, tekne turları, merkezde uzun ve kullanışlı bir bisiklet yolu projesi, eski çarşıda trafiğe kapalı turistik bir kapalı çarşı projesi, Nemrut Dağı’nda bir teleferik projesi gibi benzer zenginliklere sahip olan şehirlere fark atabilecekleri projeler uygulanmalıdır. Ardından şehre has bir logo tasarlanır.
Böylece yaşadığımız şehrin kurumsal bir kimliği oluşturulur. Hitap edeceğimiz kesimi yani hedef kitleyi belirlememiz gerekir. Şehirde yaşayan her kültürdeki insandan ve her kesimden fikir alınır. Bütün bunlardan sonra şehri yansıtan ortak bir fikir belirlenir ve bu fikir çerçevesinde tanıtım ve reklam şirketlerinden yardım istenilir.
Coğrafi konum ve ulaşım açısından aslında iyi yerdeyiz. Çünkü Gaziantep gibi ve son zamanlarda Göbeklitepe ile daha çok parlayan Şanlıurfa gibi şehirlerle sınırlarımız aynı. Yani o şehirlere yapılan turların genelini buralara da yönlendirebiliriz. Adıyaman’ın çok şükür güvenlik açısından da bir sıkıntısı yok. Yani Adıyaman çok kolay tanıtılacak bir şehir.
Dünyadan ve ülkemizden bazı marka şehirlerin hangi özelikleriyle ön plâna çıktıklarını araştırdık. Sözgelimi;
- NEW YORK:Tarihi eserleri,doğal güzellikleri, “I LOVE YO NEW YORK” sloganı ve çizgi film karakteri Miffy ile.
- PARİS : Lüks, parfüm, moda, yemekleri ve Eiffell Kulesi ile.
- AMSTERDAM:Doğal güzellikler, iş ve ticaret merkezi, bisiklet yolları, kanallar ve logosu “I AMSTERDAM”
- GAZİANTEP:2009 yılında 9000 tane patent alarak Anadolu’da en çok patent alan şehir olan kentimiz “Marka Şehir Gaziantep Projesi” ile atağa geçerek turizm, gastronomi, tarih gibi alanlarda markalaşma sürecini “Türkiye’nin Üretken İnsanları” sloganıyla, profesyonel kısa belgesellerle , logosuyla, web sitesiyle, sosyal medya hesaplarıyla elbette bütün bunların genelini “I Mean It” adlı reklam ajansı yardımıyla gerçekleştirmiştir.
- BURSA: “Marka Şehir Projesi” kapsamında tasarlanan “Hafta Sonu Bursa” ya ve tanıtım tırı ile gidilen şehirlerde yapılan etkinliklerde “Ramazan’da Bursa’ya” sloganıyla tanıtımlar yapılarak Bursa İslam Eserleri Müzesi, Oylat ve Çekirge kaplıcaları, Yeşil Türbe, Hanlar bölgesi, Uludağ Milli Parkı, ipek dokumacılığı ve çinicilik gibi yerlere ve alanlara ziyaretçi akını sağlanmıştır. Ayrıca şehre yeni bir logo tasarlanmıştır.
Demek ki bizim Adıyaman’ı tanıtmamız için daha çok çalışmamız gerekiyor.